daha fazlası

listen to the pronunciation of daha fazlası
Türkisch - Englisch
even more
be more
daha fazla
{s} more

Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen. - Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.

We've got a lot more than just biceps in our arms, Per. - Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.

daha fazla
further

That absolves me from further responsibility. - O, beni daha fazla sorumluluktan kurtarıyor.

We cannot offer a further price reduction under the current circumstances. - Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.

daha fazla
any more

Let's take a short rest here. My legs are tired and I can't walk any more. - Burada kısa süre dinlenelim. Bacaklarım yorgun ve ben daha fazla yürüyemiyorum.

She could not put up with the insults any more. - O, hakaretlere daha fazla katlanmadı.

daha fazla
anymore

I just can't stand this hot weather anymore. - Bu sıcak havaya daha fazla katlanamıyorum.

I can't take it anymore! I haven't slept for three days! - Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!

daha fazla
above

Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2. - Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.

daha fazla
no longer

Tom could no longer control himself. - Tom daha fazla kendini kontrol edemedi.

We're no longer in danger. - Daha fazla tehlikede değiliz.

daha fazla
more than

I had no more than 1,000 yen. - 1,000 yenden daha fazlasına sahip değilim.

He kept me waiting for more than an hour. - O beni bir saatten daha fazla bekletti.

daha fazla
the more the more
daha fazla
farther

I was too tired to walk any farther. - Daha fazla yürüyemeyecek kadar çok yorgundum.

daha fazla
any longer

I cannot stand his arrogance any longer. - Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.

Tom says he can't ignore Mary's behavior any longer. - Tom Mary'nin davranışını daha fazla görmemezlikten gelemeyeceğini söylüyor.

daha fazla
beyond

The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more. - Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.

daha fazla
the more more
daha fazla
more excessive
daha fazla
much too much
daha fazla
no further

Tom had no further questions. - Tom'un daha fazla sorusu yoktu.

They wanted no further spread of slavery. - Köleliğin daha fazla yayılmasını istemediler.

daha fazla
the greater
daha fazla
more more
daha fazla
over more
daha fazla
over much
daha fazla
upward of
daha fazla
upward
daha fazla
upwards
daha fazla
upwards of
daha fazla
anymorethan
daha fazlası
Favoriten