It's fun to go out with him.
- Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
Do you want to go out and get something to eat?
- Dışarıya çıkmak ve yiyecek bir şey almak ister misin?
He neither spoke nor wept, but went out in silence.
- O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
He has gone out for a walk.
- O bir yürüyüş için dışarı çıktı.
Mother has just gone out shopping.
- Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.