Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Daddy, may I go out and play?
- Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
Apply sunscreen before you go outdoors.
- Dışarıya çıkmadan önce güneş kremi sürün.
Everyone rushed outdoors.
- Herkes dışarıya koştu.
Both of them went to the window to look outside.
- Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
Come outside with me.
- Benimle dışarıya gel.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Could we have a table outside?
- Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
It's fun to go out with her.
- Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
Would you like to go out for a drink after work?
- İşten sonra bir içki için dışarıya çıkmak ister misin?
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
Don't forget to turn off the gas before going out.
- Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
The outside of the house was very run down.
- Evin dışarısı çok köhneydi.
Sami would never go outside of his house.
- Sami asla evinden dışarı çıkmazdı.
A person named Jones came while you were out.
- Sen dışarıdayken Jones adında bir kişi geldi.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.