Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
I went out with my friends.
- Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
He has gone out for a walk.
- O bir yürüyüş için dışarı çıktı.
You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
- Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.