I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
He neither spoke nor wept, but went out in silence.
- O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
I went out with my friends.
- Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
Sami wanted to move out.
- Sami dışarı çıkmak istiyordu.
I'm afraid he's just gone out.
- Maalesef o az önce dışarı çıktı.
He has gone out for lunch already.
- O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.