Definition von dışı im Türkisch Englisch wörterbuch
- devre dışı bırakmak
- deactivate
- dışı değişmiş lastik
- retread
- dışı eli yakar, içi beni (yakar)
- 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible
- dışı hayhaylı, içi vayvaylı.colloq
- 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible
- dışı kalaylı, içi alaylı
- (Konuşma Dili) 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible
- gerçek dışı
- imaginary
Some scientists believe that the greenhouse effect is imaginary.
- Bazı bilimciler sera etkisinin gerçek dışı olduğuna inanıyorlar.
- sınır dışı etme
- (Hukuk) expulsion
- ülke dışı
- abroad
- dünya dışı
- extraterrestrial
- içi dışı bir
- genuine
- yurt dışı
- foreign
Have you ever been to a foreign country?
- Hiç yurt dışında bulundun mu?
Is this your first foreign trip?
- Bu senin ilk yurt dışı seyahatin mi?
- şehir dışı
- out of town
Tom is still out of town.
- Tom hala şehir dışında.
Tom is out of town again.
- Tom yine şehir dışında.
- şehir dışı
- the country
- içi dışı bir
- sincere
- ahlak dışı
- unethical
- alfabe dışı
- (Bilgisayar) whitespace
- bant dışı
- (Televizyon) out-of-band
- bellek dışı
- (Bilgisayar) out of memory
- borsa dışı
- (Ticaret) street
- borsa dışı
- (Ticaret) over the counter
- borsa dışı piyasa
- (Ticaret) street market
- boru dışı
- pipe thread
- centilmenlik dışı hareket
- (Spor) misconduct
- dava dışı
- (Kanun) extrajudicial
- demir dışı
- non ferrous
- demir dışı
- nonferrous
- denetim dışı
- out of control
- devre dışı
- out of circuit
- devre dışı
- (Bilgisayar) off line
- devre dışı
- (Bilgisayar) off-line
- devre dışı
- disabled
Tom is partly disabled.
- Tom kısmen devre dışıdır.
Tom disabled Mary's video surveillance system.
- Tom, Mary'nin video gözetim sistemini devre dışı bıraktı.
- devre dışı
- (Bilgisayar) disable
The thieves disabled the CCTV cameras inside the museum.
- Hırsızlar müzenin içindeki Kapalı Devre kameralarını devre dışı bıraktı.
I wish I could figure out how to disable comments on my blog.
- Keşke blogumdaki yorumları nasıl devre dışı bırakacağımı çözebilsem.
- devre dışı
- (Bilgisayar) offline
- devre dışı
- deactivated
Mary deactivated her Facebook account.
- Mary Facebook hesabını devre dışı bıraktı.
- devre dışı
- (Bilgisayar) not enabled
- dip ve yan çizgilerin dışı
- (Spor) out of bounds
- duvar dışı
- (Tıp) extramural
- ekran dışı
- offscreen
- evlilik dışı
- out-of-wedlock
- evlilik dışı
- extracurricular
- evlilik dışı cinsel ilişki
- liaison
- evlilik dışı doğan
- illegitimate
- evlilik dışı doğan
- (Kanun) illegitimate child
- faiz dışı denge
- (Ticaret) primary balance
- görev dışı
- (Bilgisayar) off duty
- harita dışı
- (Askeri) margin
- hedef dışı
- (Ticaret) non-target
- hizmet dışı
- out of use
- hizmet dışı
- unserviceable
- hukuk dışı
- (Politika, Siyaset) unlawful
- ihtimal dışı
- improbable
- insan dışı
- nonhuman
- irade dışı defekasyon
- (Tıp) encopresis
- istek dışı/gönülsüz
- (Askeri) involuntary
- istem dışı
- involuntary
Any emotion, if it is sincere, is involuntary.
- Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.
- kadro dışı
- on the bench
- kapsam dışı
- out of scope
- kapsam dışı
- out of the scope
- kent dışı
- outskirts
- kontrol dışı
- uncontrolled
- kontrol dışı
- (deyim) out of hand
- konu dışı
- irrelevancy
- konu dışı
- off-topic
- konu dışı
- irrelevance
- konu dışı
- off topic
- konu dışı
- digressive
- konu dışı
- (Dilbilim) no bearing on
- konu dışı olarak
- extraneously
- konu dışı olma
- irrelevance
- konu dışı olmak
- (Konuşma Dili) be beside the point
- kural dışı durum işleme
- exception-handling
- kural dışı durumlar
- (Bilgisayar) exceptions
- memleket dışı
- (Askeri) outlying
- merkez dışı
- outlying
- mesai dışı saatler
- time off
- metal dışı
- nonmetallic
- mevzi dışı basit tahkimat
- (Askeri) outworks
- nakit dışı işlemler
- (Ticaret) non-cash transactions
- normal dışı
- (Tıp) abnormal
- odak dışı
- out of focus
- okul dışı
- (Eğitim) extrascholastic
- pist dışı
- off-piste
- saha dışı
- (Spor) out of bounds
- saha dışı
- (Spor) outside
- servis dışı
- out of service
I've got two cars, but they're both out of service.
- Benim iki arabam var ama onların ikisi de servis dışı.
- sezon dışı
- (Turizm) off season
- sezon dışı
- (Turizm) off-season
- sezon dışı
- (Turizm) low season
- standard dışı
- (Sigorta) non-standard
- standart dışı
- non-standard
- stok dışı
- out of stock
- sınır dışı
- off-limits
- sıra dışı
- out of turn
- sıra dışı
- (Askeri) out of ranks
- sıra dışı
- (Bilgisayar) out of sequence
- sıra dışı
- extraordinary
- tarife dışı
- (Ticaret) nontariff
- tarife dışı engel
- (Politika, Siyaset) non-tariff barrier
- tarife dışı engel
- (Ticaret) non-tariff barriers
- tarife dışı engeller
- (Ticaret) non-tariff barriers
- tarife dışı engeller
- (Politika, Siyaset) non tariff barriers
- tesis dışı
- (Çevre) off-site
- vida dışı
- thread
- yasa dışı
- illicit
- yasa dışı
- illegal
- yasa dışı
- (Askeri) outlawed
- yasa dışı göç
- (Askeri) illegal migration
- yasa dışı hareket
- outrage
- yetki dışı
- (Latin) ultra vires
- yurt dışı
- overseas
By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs.
- Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.
The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.
- Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.
- yurt dışı
- abroad
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
Have you ever been abroad?
- Hiç yurt dışında bulundun mu?
- yurt dışı
- oversea
A passport is usually necessary when you travel overseas.
- Yurt dışına seyahat ederseniz genellikle bir pasaport gereklidir.
His large income makes it possible for him to travel overseas every year.
- Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.
- zaman dışı
- time out
- ülke dışı
- foreign
- kural dışı
- exception
- amaç dışı
- for purposes other than
- bilinç dışı
- unconscious
- devre dışı
- Off, turned off
- gündem dışı
- Out of the agenda
- irade dışı
- involuntary
- istem dışı
- (adjective) Unintentional
- istem dışı
- (adverb) Unintentionally
- menzil dışı
- Out of range
- pazar dışı
- Nonmarket
- plan dışı
- unplanned
- saf dışı
- pure non-
- saf dışı etmek
- Rule out
- sınır dışı etme
- to deport
- tarife dışı ticaret politikası önlemleri
- (Ticaret) non-tariff common commercial policy measures
- tasnif dışı
- Out of classification, not classified, unclassified
- Hafif Atmosfer Dışı Atış
- (Askeri) Light ExoAtmospheric Projectile
- Kuruluş Dışı Kadro ve İstihkaklar
- (Askeri) Table of Distribution and Allowance
- Kuruluş Dışı Kadro ve İstihkaklar Listesinin belirlenmesi
- (Askeri) Table of Distribution and Allowance (TDA) designation
- Yurt Dışı Sefer Sıhhi Desteği
- (Askeri) Expeditionary Medical Support
- ahlak dışı
- 1. immoral (word, act). 2. amoral, nonmoral (word, act)
- akit dışı
- (Hukuk) extracontractual
- alfabe dışı karakter
- (Bilgisayar) white space
- anadil dışı
- (Dilbilim) exoglossic
- avrupa dışı
- (Politika, Siyaset) non europe
- ayar dışı
- (Havacılık) out of adjustment
- ayrılış tarihi; tedarik günleri; hizmet dışı bırakma; Dışişleri Bakanlığı; disk
- (Askeri) date of separation; days of supply; denial of service; Department of State; disk operating system
- balkon dışı çıkışı
- (İnşaat) balcony exterior exit
- bağlam dışı anahtar kelime L
- (Askeri) keyword-out-of-context
- benim alanım dışı
- out of my field
- bina dışı
- outdoor
- bina dışı kutu
- (Askeri) outdoor box
- borsa dışı para piyasası
- street market
- borsa dışı pazar
- (Ticaret) unofficial market
- branş dışı kalan
- extracurricular
- bölge dışı
- exterritorial
- bütçe dışı fon
- (Hukuk) extra budgetary fund
- bütçe dışı kamu harcaması
- (Hukuk) non-budgetary public spending
- dava dışı olan
- extrajudicial
- ders programı dışı
- extracurricular
- devletin ülke dışı yetkileri
- (Hukuk) exterritorial jurisdiction
- devre dışı
- 1. (someone) who is not taking an active part in an activity or effort, who is sitting in the sidelines. 2. (machine) which is not being put into use
- devre dışı
- off
- dil dışı
- (Dilbilim) extralinguistically
- dil dışı
- (Dilbilim) non-linguistic
- dilbilgisi dışı
- (Dilbilim) ungrammatical
- doruk dışı yük
- off-peak load
- düşünce alanının dışı
- outfield
- eklem dışı
- (Anatomi) extraarticular
- ekonomi dışı değişkenler
- (Ticaret) noneconomic variables
- eksen dışı
- abaxial
- evlilik dışı
- out of wedlock
- evlilik dışı doğmuş
- born out of wedlock
- evlilik dışı ilişki
- (Argo) a bit on the side
- evlilik dışı ilişki
- fornication
- evlilik dışı ilişki
- extramarital affair
- evlilik dışı ilişki kurmak
- have an affair with
- evlilik dışı çocuk
- bastard
- evlilik dışı çocuğun giderlerini babasından isteme
- affiliation order
- eyalet dışı
- out of state
- eyalet dışı çek
- out of state check
- faaliyet dışı gelir
- (Ticaret) unrelated business income
- faaliyet dışı gelir
- (Kanun) non-operating income
- faaliyet dışı kar
- (Ticaret) non operating profit
- faaliyet dışı masraf
- (Ticaret) non-operating expense
- faiz dışı açık
- (Ticaret) primary noninterest deficits
- faiz dışı açık
- (Ticaret) noninterest deficit
- faiz dışı fazla
- (Ticaret) noninterest surplus
- gelenek dışı yöntemler
- unconventional techniques
- gerçek dışı
- unsubstantial
- gerçek dışı
- fanciful
- gerçek dışı
- unreal
Tom is being unrealistic.
- Tom gerçek dışı oluyor.
My crime seems unreal to me.
- Suçum bana gerçek dışı görünüyor.
- gerçek dışı
- delusive
- gerçek dışı
- (görüntü) phantasmal
- gerçek dışı
- unrealistic
The budget appears to be inaccurate and unrealistic.
- Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.
Your hypothesis is completely unrealistic.
- Senin hipotezin tamamen gerçek dışıdır.
- gerçek dışı
- insubstantial
- gerçek dışı karakter
- lay figure
- göz dışı
- extraocular
- gümrük dışı dükkanlar
- (Hukuk) tax free shops
- gümrük dışı engeller
- (Hukuk) non-tariff barriers
- gündem dışı
- outside the agenda
- gündem dışı görüşme
- debate on request
- gündem dışı outside
- the agenda
- hastalık ve muharebe dışı yaralanma
- (Askeri) disease and nonbattle injury
- hastalığa ve muharebe dışı yaralanmaya bağlı zayiat
- (Askeri) disease and nonbattle injury casualty
- hece dışı
- (Dilbilim) non-syllabic
- hipodrom dışı engelli
- (Spor) cross-country jumping
- hizmet dışı
- out of order
The machine is out of order.
- Makine hizmet dışıdır.
The elevator's out of order, so we'll have to take the stairs. At least it's only two floors!
- Asansör hizmet dışı, bu yüzden merdivenle çıkmamız gerekecek. En azından sadece iki kat var!
- hizmet dışı
- out of commission
- hizmet dışı
- out of service
Tatoeba was out of service.
- Tateba hizmet dışıydı.
This train is out of service and everyone must detrain now.
- Bu tren hizmet dışı ve şimdi herkes inmeli.
- hizmet dışı analog test
- (Askeri) out-of-service analog test
- hizmet dışı bırakmak
- demobilize
- hizmet dışı bırakmak
- disable
- hizmet dışı kalmış
- disabled
- hodgkin dışı lenfoma
- (Tıp) non-hodgkin’s lymphoma
- hudut dışı alan
- off-limits area
- hudut dışı etmek
- to deport, expel (someone) (from a country)
- hükümet dışı kuruluşlar
- (Askeri) nongovernmental organization
- hükümetler dışı uluslararası örgütler
- (Hukuk) international non-governmental organizations
- ihale dışı kalmak
- lose tender
- ihale dışı kalmak
- be excluded from tender
- ilik dışı
- extramedullary
- imalat dışı maliyetler
- (Ticaret) non-manufacturing costs
- imalat dışı maliyetler
- (Ticaret) nonmanufacturing costs
- insanlık dışı
- inhuman
That seems inhumane to me.
- O benim için insanlık dışı görünüyor.
- insanlık dışı
- barbarously