dışı

listen to the pronunciation of dışı
Türkisch - Türkisch

Definition von dışı im Türkisch Türkisch wörterbuch

yurt dışı
Yurt sınırları dışında olan
Kayıt dışı ekonomi
Kayıt dışı ekonomi, Devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler olarak tanımlanabilir. Enformel ekonomi, illegal ekonomi, gayri resmi ekonomi, gizli ekonomi diye de adlandırılır. Genel olarak kayıt dışı ekonominin, mal ve hizmet üretimine konu olmasına karşılık ekonominin geleneksel ölçüm yöntemleriyle bütünüyle tespit edilemeyen ve GSMH hesaplamalarına yansımayan alanları kapsadığı kabul edilmektedir
ahlak dışı
Töre dışı
akıl dışı
Akla, gerçeğe, uygun olmayan
akıl dışı
Us dışı, gayriakli, irrasyonel
alfabe dışı
Bir milletin alfabesinde bulunmayan harf. Türk alfabesinde bulunmayan x, w, q harfleri gibi
amaç dışı
Gaye dışı, güdülen hedefin dışında olan
bilim dışı
Bilime aykırı, bilime uymaz, gayriilmî
bilinç dışı
Bilinçsizce yapılan iş ve etkinliklerin bütünü gayrişuur
bilinç dışı
İnsan ruhunun, baskı altında tutulan isteklerle bunlara bağlı düşüncelerden oluşan ve bilince ulaşamayan bölümü
ders dışı
Ders saati ve konusu dışında
din dışı
Dinle ilişiği olmayan, lâdinî
doğa dışı
Doğaya aykırı, tabiata aykırı, gayritabiî
evlilik dışı
Yasal olmayan, yasaya uygun olmayan, gayrimeşru
gerçek dışı
Gerçeğin dışında olan, gerçek olmayan (şey)
gündem dışı
Toplantı programının dışında (kalan)
hudut dışı
Sınır ötesi, sınır dışı
irade dışı
İradesiz
istenç dışı
İradesiz, irade dışı, gayriiradi
kanun dışı
Yasa dışı
kişilik dışı
Kişisel olmayan, gayrişahsî
kural dışı
Kurala uymayan, kurala aykırı, ayrık, müstesna, şaz
mantık dışı
Mantıkla çözümlenemeyen
mantık dışı
Mantıkla hiçbir ilgisi olmayan
meyve dışı
Meyvelerin derisi
olağan dışı
Olağan olmayan, gayritabiî
oran dışı
İki tam sayının bölümü olmayan (sayı)
saf dışı
Dizi dışı
saf dışı
İlgisiz, bağlantısız, işlemez
sınır dışı
Ülke sınırlarının ötesi
sıra dışı
Olağan dışı
toplum dışı
Toplumun dışında kalan
töre dışı
Töreyle hiçbir ilgisi bulunmayan, töre ile ilgili yanı olmayan, ahlâk dışı
us dışı
Akılcılık
yasa dışı
Yasalara, yasa kurallarına uymayan, kanun dışı, gayrikanunî, illegal
yayın dışı
Normal yayımın yapıldığı zamanın dışında olan durum
çağ dışı
Askerliğe alınma çağı dışında
çağ dışı
Çağın gerektirdiği şartların gerisinde kalmış, köhne
öd dışı
Dışınlı
öz dışı
Özde olmayan, dışta kalan
Türkisch - Englisch

Definition von dışı im Türkisch Englisch wörterbuch

devre dışı bırakmak
deactivate
dışı değişmiş lastik
retread
dışı eli yakar, içi beni (yakar)
1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible
dışı hayhaylı, içi vayvaylı.colloq
1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible
dışı kalaylı, içi alaylı
(Konuşma Dili) 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible
gerçek dışı
imaginary

Some scientists believe that the greenhouse effect is imaginary. - Bazı bilimciler sera etkisinin gerçek dışı olduğuna inanıyorlar.

sınır dışı etme
(Hukuk) expulsion
ülke dışı
abroad
dünya dışı
extraterrestrial
içi dışı bir
genuine
yurt dışı
foreign

Have you ever been to a foreign country? - Hiç yurt dışında bulundun mu?

Is this your first foreign trip? - Bu senin ilk yurt dışı seyahatin mi?

şehir dışı
out of town

Tom is still out of town. - Tom hala şehir dışında.

Tom is out of town again. - Tom yine şehir dışında.

şehir dışı
the country
içi dışı bir
sincere
ahlak dışı
unethical
alfabe dışı
(Bilgisayar) whitespace
bant dışı
(Televizyon) out-of-band
bellek dışı
(Bilgisayar) out of memory
borsa dışı
(Ticaret) street
borsa dışı
(Ticaret) over the counter
borsa dışı piyasa
(Ticaret) street market
boru dışı
pipe thread
centilmenlik dışı hareket
(Spor) misconduct
dava dışı
(Kanun) extrajudicial
demir dışı
non ferrous
demir dışı
nonferrous
denetim dışı
out of control
devre dışı
out of circuit
devre dışı
(Bilgisayar) off line
devre dışı
(Bilgisayar) off-line
devre dışı
disabled

Tom is partly disabled. - Tom kısmen devre dışıdır.

Tom disabled Mary's video surveillance system. - Tom, Mary'nin video gözetim sistemini devre dışı bıraktı.

devre dışı
(Bilgisayar) disable

The thieves disabled the CCTV cameras inside the museum. - Hırsızlar müzenin içindeki Kapalı Devre kameralarını devre dışı bıraktı.

I wish I could figure out how to disable comments on my blog. - Keşke blogumdaki yorumları nasıl devre dışı bırakacağımı çözebilsem.

devre dışı
(Bilgisayar) offline
devre dışı
deactivated

Mary deactivated her Facebook account. - Mary Facebook hesabını devre dışı bıraktı.

devre dışı
(Bilgisayar) not enabled
dip ve yan çizgilerin dışı
(Spor) out of bounds
duvar dışı
(Tıp) extramural
ekran dışı
offscreen
evlilik dışı
out-of-wedlock
evlilik dışı
extracurricular
evlilik dışı cinsel ilişki
liaison
evlilik dışı doğan
illegitimate
evlilik dışı doğan
(Kanun) illegitimate child
faiz dışı denge
(Ticaret) primary balance
görev dışı
(Bilgisayar) off duty
harita dışı
(Askeri) margin
hedef dışı
(Ticaret) non-target
hizmet dışı
out of use
hizmet dışı
unserviceable
hukuk dışı
(Politika, Siyaset) unlawful
ihtimal dışı
improbable
insan dışı
nonhuman
irade dışı defekasyon
(Tıp) encopresis
istek dışı/gönülsüz
(Askeri) involuntary
istem dışı
involuntary

Any emotion, if it is sincere, is involuntary. - Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.

kadro dışı
on the bench
kapsam dışı
out of scope
kapsam dışı
out of the scope
kent dışı
outskirts
kontrol dışı
uncontrolled
kontrol dışı
(deyim) out of hand
konu dışı
irrelevancy
konu dışı
off-topic
konu dışı
irrelevance
konu dışı
off topic
konu dışı
digressive
konu dışı
(Dilbilim) no bearing on
konu dışı olarak
extraneously
konu dışı olma
irrelevance
konu dışı olmak
(Konuşma Dili) be beside the point
kural dışı durum işleme
exception-handling
kural dışı durumlar
(Bilgisayar) exceptions
memleket dışı
(Askeri) outlying
merkez dışı
outlying
mesai dışı saatler
time off
metal dışı
nonmetallic
mevzi dışı basit tahkimat
(Askeri) outworks
nakit dışı işlemler
(Ticaret) non-cash transactions
normal dışı
(Tıp) abnormal
odak dışı
out of focus
okul dışı
(Eğitim) extrascholastic
pist dışı
off-piste
saha dışı
(Spor) out of bounds
saha dışı
(Spor) outside
servis dışı
out of service

I've got two cars, but they're both out of service. - Benim iki arabam var ama onların ikisi de servis dışı.

sezon dışı
(Turizm) off season
sezon dışı
(Turizm) off-season
sezon dışı
(Turizm) low season
standard dışı
(Sigorta) non-standard
standart dışı
non-standard
stok dışı
out of stock
sınır dışı
off-limits
sıra dışı
out of turn
sıra dışı
(Askeri) out of ranks
sıra dışı
(Bilgisayar) out of sequence
sıra dışı
extraordinary
tarife dışı
(Ticaret) nontariff
tarife dışı engel
(Politika, Siyaset) non-tariff barrier
tarife dışı engel
(Ticaret) non-tariff barriers
tarife dışı engeller
(Ticaret) non-tariff barriers
tarife dışı engeller
(Politika, Siyaset) non tariff barriers
tesis dışı
(Çevre) off-site
vida dışı
thread
yasa dışı
illicit
yasa dışı
illegal
yasa dışı
(Askeri) outlawed
yasa dışı göç
(Askeri) illegal migration
yasa dışı hareket
outrage
yetki dışı
(Latin) ultra vires
yurt dışı
overseas

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs. - Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

The number of Japanese going overseas has been increasing year by year. - Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.

yurt dışı
abroad

Would you like to travel abroad? - Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?

Have you ever been abroad? - Hiç yurt dışında bulundun mu?

yurt dışı
oversea

A passport is usually necessary when you travel overseas. - Yurt dışına seyahat ederseniz genellikle bir pasaport gereklidir.

His large income makes it possible for him to travel overseas every year. - Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.

zaman dışı
time out
ülke dışı
foreign
kural dışı
exception
amaç dışı
for purposes other than
bilinç dışı
unconscious
devre dışı
Off, turned off
gündem dışı
Out of the agenda
irade dışı
involuntary
istem dışı
(adjective) Unintentional
istem dışı
(adverb) Unintentionally
menzil dışı
Out of range
pazar dışı
Nonmarket
plan dışı
unplanned
saf dışı
pure non-
saf dışı etmek
Rule out
sınır dışı etme
to deport
tarife dışı ticaret politikası önlemleri
(Ticaret) non-tariff common commercial policy measures
tasnif dışı
Out of classification, not classified, unclassified
Hafif Atmosfer Dışı Atış
(Askeri) Light ExoAtmospheric Projectile
Kuruluş Dışı Kadro ve İstihkaklar
(Askeri) Table of Distribution and Allowance
Kuruluş Dışı Kadro ve İstihkaklar Listesinin belirlenmesi
(Askeri) Table of Distribution and Allowance (TDA) designation
Yurt Dışı Sefer Sıhhi Desteği
(Askeri) Expeditionary Medical Support
ahlak dışı
1. immoral (word, act). 2. amoral, nonmoral (word, act)
akit dışı
(Hukuk) extracontractual
alfabe dışı karakter
(Bilgisayar) white space
anadil dışı
(Dilbilim) exoglossic
avrupa dışı
(Politika, Siyaset) non europe
ayar dışı
(Havacılık) out of adjustment
ayrılış tarihi; tedarik günleri; hizmet dışı bırakma; Dışişleri Bakanlığı; disk
(Askeri) date of separation; days of supply; denial of service; Department of State; disk operating system
balkon dışı çıkışı
(İnşaat) balcony exterior exit
bağlam dışı anahtar kelime L
(Askeri) keyword-out-of-context
benim alanım dışı
out of my field
bina dışı
outdoor
bina dışı kutu
(Askeri) outdoor box
borsa dışı para piyasası
street market
borsa dışı pazar
(Ticaret) unofficial market
branş dışı kalan
extracurricular
bölge dışı
exterritorial
bütçe dışı fon
(Hukuk) extra budgetary fund
bütçe dışı kamu harcaması
(Hukuk) non-budgetary public spending
dava dışı olan
extrajudicial
ders programı dışı
extracurricular
devletin ülke dışı yetkileri
(Hukuk) exterritorial jurisdiction
devre dışı
1. (someone) who is not taking an active part in an activity or effort, who is sitting in the sidelines. 2. (machine) which is not being put into use
devre dışı
off
dil dışı
(Dilbilim) extralinguistically
dil dışı
(Dilbilim) non-linguistic
dilbilgisi dışı
(Dilbilim) ungrammatical
doruk dışı yük
off-peak load
düşünce alanının dışı
outfield
eklem dışı
(Anatomi) extraarticular
ekonomi dışı değişkenler
(Ticaret) noneconomic variables
eksen dışı
abaxial
evlilik dışı
out of wedlock
evlilik dışı doğmuş
born out of wedlock
evlilik dışı ilişki
(Argo) a bit on the side
evlilik dışı ilişki
fornication
evlilik dışı ilişki
extramarital affair
evlilik dışı ilişki kurmak
have an affair with
evlilik dışı çocuk
bastard
evlilik dışı çocuğun giderlerini babasından isteme
affiliation order
eyalet dışı
out of state
eyalet dışı çek
out of state check
faaliyet dışı gelir
(Ticaret) unrelated business income
faaliyet dışı gelir
(Kanun) non-operating income
faaliyet dışı kar
(Ticaret) non operating profit
faaliyet dışı masraf
(Ticaret) non-operating expense
faiz dışı açık
(Ticaret) primary noninterest deficits
faiz dışı açık
(Ticaret) noninterest deficit
faiz dışı fazla
(Ticaret) noninterest surplus
gelenek dışı yöntemler
unconventional techniques
gerçek dışı
unsubstantial
gerçek dışı
fanciful
gerçek dışı
unreal

Tom is being unrealistic. - Tom gerçek dışı oluyor.

My crime seems unreal to me. - Suçum bana gerçek dışı görünüyor.

gerçek dışı
delusive
gerçek dışı
(görüntü) phantasmal
gerçek dışı
unrealistic

The budget appears to be inaccurate and unrealistic. - Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.

Your hypothesis is completely unrealistic. - Senin hipotezin tamamen gerçek dışıdır.

gerçek dışı
insubstantial
gerçek dışı karakter
lay figure
göz dışı
extraocular
gümrük dışı dükkanlar
(Hukuk) tax free shops
gümrük dışı engeller
(Hukuk) non-tariff barriers
gündem dışı
outside the agenda
gündem dışı görüşme
debate on request
gündem dışı outside
the agenda
hastalık ve muharebe dışı yaralanma
(Askeri) disease and nonbattle injury
hastalığa ve muharebe dışı yaralanmaya bağlı zayiat
(Askeri) disease and nonbattle injury casualty
hece dışı
(Dilbilim) non-syllabic
hipodrom dışı engelli
(Spor) cross-country jumping
hizmet dışı
out of order

The machine is out of order. - Makine hizmet dışıdır.

The elevator's out of order, so we'll have to take the stairs. At least it's only two floors! - Asansör hizmet dışı, bu yüzden merdivenle çıkmamız gerekecek. En azından sadece iki kat var!

hizmet dışı
out of commission
hizmet dışı
out of service

Tatoeba was out of service. - Tateba hizmet dışıydı.

This train is out of service and everyone must detrain now. - Bu tren hizmet dışı ve şimdi herkes inmeli.

hizmet dışı analog test
(Askeri) out-of-service analog test
hizmet dışı bırakmak
demobilize
hizmet dışı bırakmak
disable
hizmet dışı kalmış
disabled
hodgkin dışı lenfoma
(Tıp) non-hodgkin’s lymphoma
hudut dışı alan
off-limits area
hudut dışı etmek
to deport, expel (someone) (from a country)
hükümet dışı kuruluşlar
(Askeri) nongovernmental organization
hükümetler dışı uluslararası örgütler
(Hukuk) international non-governmental organizations
ihale dışı kalmak
lose tender
ihale dışı kalmak
be excluded from tender
ilik dışı
extramedullary
imalat dışı maliyetler
(Ticaret) non-manufacturing costs
imalat dışı maliyetler
(Ticaret) nonmanufacturing costs
insanlık dışı
inhuman

That seems inhumane to me. - O benim için insanlık dışı görünüyor.

insanlık dışı
barbarously