düzleş

listen to the pronunciation of düzleş
Türkisch - Englisch
become even
become flat
düz
smooth

Mary smoothed her hair. - Mary saçını düzeltti.

If all goes smoothly, I can make two or three pieces a day. - Her şey düzgünce giderse günde iki ya da üç parça yapabilirim.

düz
plain

I'm just a plain old office worker. - Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.

I'm just a plain office worker. - Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.

düz
straight

Lidia has blonde straight hair. - Lidia'nın sarı düz saçları var.

Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads. - Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız.

düz
flat

This child believes that the earth is flat. - Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.

The earth is round, not flat. - Dünya yuvarlaktır, düz değil.

düz
{s} even

It is rather sad to see people who can't even use their mother tongue correctly. - Kendi anadilini bile doğru düzgün kullanamayan insanları görmek çok üzücü.

Tom has been calling me regularly every evening. - Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.

düz
erect
düz
in plane
düz
(Tıp) planum
düz
glacé
düz
offset
düz
(Dilbilim) unrounded
düz
nonstriated
düz
clear-cut
düz
marble
düz
upright
düz
(Bilgisayar) solid
düz
(Tekstil) glace
düz
limit
düz
(Bilgisayar) regular

Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis. - Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.

This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held. - Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.

düz
(Otomotiv) flat base
düz
flattened
düz
right

You must put these mistakes right. - Bu hataları düzeltmelisin.

I can't think straight right now. - Şu anda düzgün düşünemiyorum.

düz
glabrous
düz
horizontal
düz
level

Her acting is on the level of a professional. - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.

Have you checked the oil level recently? - Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi?

düz
direct
düz
levigate
düz
the plain
düz
straight through
düz
flat of
düz
straight on

Go straight on, and you will find the store. - Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.

düz
flatwise
düz
slick
düz
flatways
düz
a grape raki
düz
unflavoured Turkish rakı duziko
düz
plane

Geometry is based on points, lines and planes. - Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.

The sum of the angles of a triangle on a spherical plane is more than 180 degrees. - Küresel bir düzlemde bir üçgenin açılarının toplamı 180'den dereceden daha fazladır.

düz
flush

The toilet doesn't flush properly. - Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.

düz
platy
düz
form

Form a straight line! - Düz bir sıra oluşturun.

düz
rectus
düz
lank
düz
plat

He set the table with cups, saucers, plates and chargers. - O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.

Where are the plates arranged? - Plakalar nerede düzenlenmiş?

düz
forehand
düz
running
düzleş
Favoriten