Mary smoothed her hair.
- Mary saçını düzeltti.
If all goes smoothly, I can make two or three pieces a day.
- Her şey düzgünce giderse günde iki ya da üç parça yapabilirim.
Try to write in plain English.
- Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
She wore a plain blue dress.
- O, düz mavi bir elbise giydi.
Also Felicja has blonde straight hair.
- Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
Lidia has blonde straight hair.
- Lidia'nın sarı düz saçları var.
Its surface was as flat as a mirror.
- Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
The earth is round, not flat.
- Dünya yuvarlaktır, düz değil.
Tom has been calling me regularly every evening.
- Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
Her birthday party will be held tomorrow evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam düzenlenilecek.
There is no regular boat service to the island.
- Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
I can't think straight right now.
- Şu anda düzgün düşünemiyorum.
You must put these mistakes right.
- Bu hataları düzeltmelisin.
I'm going to raise my English level.
- İngilizce düzeyimi yükselteceğim.
I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
- Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
Go straight on, and you will find the store.
- Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
Geometry is based on points, lines and planes.
- Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
- Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
The toilet doesn't flush properly.
- Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
- O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.
Where are the plates arranged?
- Plakalar nerede düzenlenmiş?