She put her room in order.
- O, odasını düzenledi.
Tom called the meeting to order.
- Tom talimat vermek için toplantı düzenledi.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
He has some knowledge of editing.
- Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
I am not going out because I have to tidy my room.
- Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.
Tom hangs his clothes, then arranges them by color.
- Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.
Hong Kong is the least regulated economy in Asia.
- Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.
Many countries try to regulate the birth rate.
- Birçok ülke doğum oranını düzenlemeye çalışıyor.
The President needs to sign a law regulating public spending.
- Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
We organized a project team.
- Biz bir proje ekibi düzenledik.
He organized a summer rock festival.
- O, bir yaz rock festivali düzenledi.
She tried to persuade him to organize a boycott.
- O, onu bir boykot düzenlemesi için ikna etmeye çalıştı.
Tom asked Mary to help him organize the party.
- Tom Mary'den ona partiyi düzenlemesi için yardım etmesini rica etti.
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
She arranged the flowers beautifully.
- Çiçekleri güzel düzenledi.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.