düzeni

listen to the pronunciation of düzeni
Türkisch - Englisch

Definition von düzeni im Türkisch Englisch wörterbuch

düzen
layout

The instrument panel has a very ergonomic layout. - Enstrüman paneli, çok ergonomik bir düzene sahip.

I've changed my website's layout. - Ben web sitemin düzenini değiştirdim.

düzen
order

Everything looks in order. - Her şey düzenli görünüyor.

Tom thought everything was in order. - Tom her şeyin düzenli olduğunu düşündü.

düzen
array
düzeni bozmak
to make waves
düzeni bozulmak
To order distortion
düzeni bozmak
subvert
düzeni bozmak
to disorganize
düzeni bozuk
out of order, in disorder
dünya düzeni
world order
düz dişli düzeni
spur gearing
düzen
system

We're not abusing the system. - Biz düzeni kötüye kullanmıyoruz.

Let's try to change the system. - Düzeni değiştirmek için çalışalım.

düzen
arrangement

Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town. - Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.

Thank you for making the arrangements. - Düzenlemeleri yaptığınız için teşekkür ederiz.

düzen
trim

I don't think Tom would like it very much if I used his electric beard trimmer without his permission. - İzni olmadan onun elektrikli sakal düzenleyicisini kullanırsam Tom'un bundan çok hoşlanacağını sanmıyorum.

düzen
(İnşaat) configuration
düzen
{i} scheme

Tom took part in a scheme set by the police to capture the serial murderer. - Tom seri katili yakalamak için polis tarafından düzenlenen bir entrikaya katıldı.

Tom schemed to destroy the project. - Tom projeyi yok etmek için bir komplo düzenledi.

düzen
pattern
fren düzeni
spoke
düzen
{i} regulation

You should keep to the regulations. - Düzenlemelere uymalısınız.

Import regulations have been relaxed recently. - İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.

alet düzeni
(Bilgisayar,Teknik) instrumentation
ayar düzeni
adjuster
dengeleme düzeni
(Askeri) equilibrator
düzen
(İnşaat) schedule

Tom scheduled a last-minute meeting. - Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.

I have to organize my schedule before the end of the month. - Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.

düzen
arrange

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

The two stamp collectors arranged a trade. - İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.

düzen
(Muzik) tuning
düzen
get-up
düzen
(Kanun) deceit

Tom is deceitful, isn't he? - Tom düzenbaz, değil mi?

Tom is being deceitful, isn't he? - Tom düzenbaz oluyor, değil mi?

düzen
(Askeri) intrigue
düzen
programme
düzen
regulate

The Angkar regulated every moment of our lives. - Yaşamımızın her anını düzenleyen Angkar'dı.

Hong Kong is the least regulated economy in Asia. - Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.

düzen
(Denizbilim) arrencement
düzen
install
düzen
(Bilgisayar) schema
düzen
trick
düzen
regular

Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis. - Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.

This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held. - Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.

düzen
composition
düzen
range
düzen
(Ticaret) lay out
düzen
cheat
düzen
invention
düzen
(Bilgisayar) edit

How often do you edit your profile? - Ne sıklıkta profil düzenlersin?

He has some knowledge of editing. - Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.

düzen
establishment
düzen
organisation
düzen
shine

Rain or shine, the athletic meet will be held. - Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.

düzen
combination
düzen
set up

Tom wants to set up a meeting. - Tom bir buluşma düzenlemek istiyor.

Let's set up a meeting. - Bir toplantı düzenleyelim.

düzen
(Ticaret) law and order

The police are responsible for the maintenance of law and order. - Polis, kanun ve düzenin korunmasından sorumludur.

The British have a lot of respect for law and order. - İngilizlerin kanuna ve düzene çok saygıları var.

düzen
make-up
düzen
accommodation
düzen
{i} regime
düzen
{i} harmony
düzeni bozuk
out of order
elektrikli sürme düzeni
electric drive
emniyet düzeni
(Askeri) safety device
emniyet düzeni
(Askeri) safety
grup düzeni
(Bilgisayar) group order
kitap düzeni
(Bilgisayar) book layout
kol düzeni
(Askeri) line astern
sahne düzeni
(Tiyatro) stage-setting
sayfa düzeni
(Bilgisayar) print layout
sayfa düzeni
(Bilgisayar) pagesetup
sayfa düzeni
(Matbaacılık, Basımcılık) make-up
sayfa düzeni
(Matbaacılık, Basımcılık) makeup
toplum düzeni
social order
çevre düzeni
landscaping
düzen
regularity
düzen
method

Tom works methodically. - Tom düzenli olarak çalışır.

Tom is methodical, isn't he? - Tom düzenli, değil mi?

düzen
trickery
düzen
ordinance
düzen
chicanery
düzen
orderliness
düzen
sequence
düzeni bozuk
off key
düzen
disposal
düzen
sort out
evin iç düzeni, eşyası vb
internal layout of the house, furniture, etc
hukuk düzeni
Law order
hız kontrol düzeni
Cruise control
Yeni Dünya Düzeni
(Hukuk) New World Order
acil durum düzeni
emergency function
adres düzeni
address format
ateşleme düzeni
gunlock
ateşleme düzeni
portfire
ateşlemeyi geciktirme düzeni; personel istihkak listesi; assembler programlama d
(Askeri) permissive action link; personnel allowance list; program assembler language
aşama düzeni/sırası
hierarchy
aşırı hız düzeni
overdrive
besleme düzeni
feeding arrangement
beslenme düzeni
diet
beş noktanın düzeni
quincunx
bindirme düzeni
(Askeri) organization for embarkation
dengede hareket düzeni
mobile
dişli çark düzeni
cogwheel drive
düzen
cosmos

Cosmos is the antithesis of chaos. - Kaosun antitezi düzendir.

düzen
disposition
düzen
the social order, the system
düzen
order, orderliness; arrangement
düzen
(Konuşma Dili) trick
düzen
right

Cheer up! Everything will soon be all right. - Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.

Rightists often dislike regulatory legislation. - Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.

düzen
regime, seasonal flow pattern of a river
düzen
make up
düzen
convention
düzen
order, regularity; regime; tuning; trick, lie, invention
düzen
contexture
düzen
get up

They will get up a party for Tom's birthday. - Onlar Tom'un doğum günü için parti düzenleyecekler.

Let's get up a party for Tom's birthday. - Tom'un doğum günü için bir parti düzenleyelim.

düzen
mus. tuning
düzen
formation
düzen
arch. order
düzen
(Hukuk) co-ordination
düzen
coordination
düzen
rhythm
düzen
adjust

I didn't make any adjustments. - Herhangi bir düzenleme yapmadım.

düzen
program

Adobe and Apple both have top-notch video editing programs. - Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.

Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout. - Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

düzen
ordonnance
düzen
setup
düzeni bozuk
offkey
elektronik muharebe düzeni; düşman muharebe düzeni
(Askeri) electronic order of battle; enemy order of battle
engelleme düzeni boşa almak
(Havacılık) disreefing
etiket düzeni
(Bilgisayar) label layout
ezgi düzeni
(Dilbilim) intonation patterns
ezgi düzeni
(Dilbilim) intonation pattern
fabrika düzeni
plant layout
gaz boşaltma düzeni
exhauster
germe düzeni
trussing
harekat üssü; muharebe düzeni
(Askeri) operating base; order of battle
iyon düzeni
(İnşaat) ionic-order
iyon düzeni
(Arkeoloji) ionic order
işletme düzeni
drive assembly
kale düzeni
hollow square
kamu düzeni
public order, the peace
kamu düzeni
public order, public safety
kavrama düzeni
engaging gear
kol düzeni
sleeve
kumanda düzeni
pilot
kutu düzeni taciz pususu
(Askeri) box formation harassing ambush
kuşların birlikte uçuş düzeni
skein
kısım kol düzeni
(Askeri) section column
lağım temizleme düzeni
flusher
makas düzeni
trussing
meme düzeni
(Otomotiv) nozzle alignment
meteorolojik veri düzeni
(Askeri) meteorological datum plan
mevcut arama zamanı; kısa ton; merkez hat düzeni
(Askeri) search time available; short ton; trackline pattern
microsoft word sayfa düzeni
(Bilgisayar) page layout in microsoft word
muharebe düzeni
(Askeri) order of battle
muharebe taktik elektronik düzeni
(Askeri) tactical electronic order of battle
oran düzeni
(Pisikoloji, Ruhbilim) ratio schedule
ortak piyasa düzeni
(Hukuk) common market organisations
paketleme düzeni
packing arrangement
pencere düzeni
(Bilgisayar) window layout
pencere düzeni
fenestration
püskürtme düzeni
primer
rehber paraşüt düzeni
(Havacılık) drogue assembly
resim düzeni
(Bilgisayar) picture layout
sahne düzeni
mise an scene
sahne düzeni
stage direction
sallama düzeni
rocker
savaş düzeni
battle order
savaş düzeni
order of battle
savaş düzeni alma
deployment

The general ordered the deployment of two battalions. - General, iki taburun savaş düzeni almasını emretti.

savunma düzeni
(Askeri) defensive formation
sayfa düzeni
format
sayfa düzeni
page layout , Page Setup
sayfa düzeni
page-setting
sayfa düzeni print
paging up, making typeset matter up into pages
ses kısma düzeni
(çalgı) mute
sevk düzeni
conveying plant
sistem düzeni
(Bilgisayar) system scheme
supap düzeni
valve gear
tahrik düzeni
driving gear
tane düzeni
grain size structure
tetik düzeni
tumbler
toplum düzeni
the system
toplumsal düzeni bozma
(Konuşma Dili) breach of the peace
toplumsal düzeni bozma
(Konuşma Dili) disturbance of the peace
toplumsal sınıf düzeni
stratification
trafiğin akış düzeni
rule of the road
veri düzeni
(Bilgisayar) data outline
vites dişli düzeni
change gear
vitrin düzeni
trim
web düzeni görünümü
(Bilgisayar) web layout view
web sayfası düzeni
(Bilgisayar) web page layout
windows öndeğer düzeni
(Bilgisayar) windows default scheme
yaprakta damar düzeni
venation
yazar telgraf düzeni
printing telegraph
zaman ayar düzeni
timing system
çalışma düzeni
working order

Everything is in perfect working order. - Her şey mükemmel çalışma düzeni içinde.

çizgi düzeni
lineation
önceki düzeni kaydet
(Bilgisayar) save previous scheme
ışık gölge düzeni
art chiaroscuro
Türkisch - Türkisch

Definition von düzeni im Türkisch Türkisch wörterbuch

Düzen
sıra
Düzen
nizam
Düzen
sistem
düzen
Bez dokuma tezgâhı
düzen
Dolap, hile: "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak."- E. E. Talu
düzen
Alet edevat takımı
düzen
Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem
düzen
Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin biribirlerine göre ilişkileri
düzen
Dolap, hile
düzen
Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem: "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır."- R. N. Güntekin
düzen
Müzik aletlerinde ses ayarı, akort
düzen
Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması
düzen
Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim
düzen
Yerleştirme, tertip
kamu düzeni
Bütün toplumu ilgilendiren düzen
kölelik düzeni
Eski çağlarda kölelerin baş üretim gücü olarak kullanıldığı rejim
tören düzeni
Tören yapılacak yerde oluşturulan düzen, protokol
yağış düzeni
Yıllık ortalama yağış tutarının aylara veya mevsimlere dağılışı
düzeni
Favoriten