dünyalar

listen to the pronunciation of dünyalar
Türkisch - Englisch
(onun) olmak to be very happy
worlds

If this is the best of all possible worlds, what are the others like? - Bu bütün olası dünyaların en iyisi ise diğerleri nasıldır?

Is there life on other worlds? - Diğer dünyalarda yaşam var mı?

dünya
world

It isn't a surprise that English is the world's most spoken language. - Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.

He has many enemies in the political world. - Politik dünyada pek çok düşmanı var.

dünyalar benim oldu
(Konuşma Dili) I felt on top of the world
dünyalar onun olmak
to rejoice (at/over)
Dünya
Earth

They know the importance of protecting the earth. - Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.

The earth is the shape of an orange. - Dünya portakal şeklindedir.

dünya
realms
dünya
people

Some people in the world suffer from hunger. - Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.

There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't. - Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar.

dünya
lower
dünya
realm
dünya
terrestrial globe
dünya
lower world
dünya
everybody

Everybody in the world desires peace. - Dünyadaki herkes barış ister.

A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world! - Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!

başka dünyalar
other worlds
dünya
globe

The equator divides the globe into two hemispheres. - Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.

The globe is similar in shape to an orange. - Dünya şekil olarak bir portakala benzer.

dünya
monde
dünya
everyone, people
dünya
planetary
dünya
Vale of Tears

Without music the world is a vale of tears. - Müziksiz dünya çile dünyasıdır.

dünya
terrene
dünya
world, the globe; earth; the universe; everybody, people
dünya
nature
dünya
the world, the earth
seni dünyalar kadar seviyorum
i love you whole world
Türkisch - Türkisch

Definition von dünyalar im Türkisch Türkisch wörterbuch

DÜNYA
(Osmanlı Dönemi) (Müz: Ednâ) (Denâet veya dünüvv. den) En yakın, en aşağı
DÜNYA
(Osmanlı Dönemi) Şimdiki âlemimiz. (Ahirete veya ölüme en yakın olmasından bu isim verilmiştir.) (Dünyâ, âhiretin tarlasıdır. Bir kitab-ı Samedanîdir. Hem bir mezraadır. Hem birbiri arkasında dâim gelen geçen âyineler mecmuasıdır. Hem seyyar bir ticaretgâhtır. Hem muvakkat bir seyrangâhtır. Hem bir misafirhânedir.)(Ehl-i dalâletin vekili der ki, ehadisinizde dünya tel'in edilmiş. "Cife" ismiyle yâdedilmiş. Hem bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat, dünyayı tahkir e
Dünya
Üstünde yaşadığımız gök cismi
Dünya
kainat
Dünya
yeryüzü
Dünya
cihan
Dünya
(Osmanlı Dönemi) SİPENC
Dünya
acun
Dünya
diyar
Dünya
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
Dünya
(Osmanlı Dönemi) DEHR
Dünya
serabistan
Dünya
devran
dünya
Duygu, düşünce ve hayal âlemi
dünya
Dış, çevre, ortam
dünya
Duygu, düşünce ve hayal âlemi: "Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı."- Y. Z. Ortaç
dünya
El gün, herkes
dünya
İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu
dünya
Üstünde yaşadığımız gök cismi: "Dünyanın düzeni, güneşin her gün beklenen saatte doğacağı üstüne kurulmuştur."- N. Cumalı
dünya
Meslek veya iş birliği içinde bulunma, camia
dünya
Dış, çevre, ortam: "Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş."- H. C. Yalçın. İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu
dünya
(Osmanlı Dönemi) küre