düşmanlıklar

listen to the pronunciation of düşmanlıklar
Türkisch - Englisch
enmities
plural of enmity
düşman
enemy

Security is the greatest enemy. - Güvenlik en büyük düşmandır.

They knew they must fight together to defeat the common enemy. - Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.

düşmanlık
hostility

I'm sensing a lot of hostility. - Çok düşmanlık hissediyorum.

I'm sensing a little hostility here. - Burada biraz düşmanlık seziyorum.

düşmanlıklar yüzünden yaralanmış
(Askeri) wounded due to hostilities
düşman
foe

Are you friend or foe? - Dost musun yoksa düşman mısın?

When as brothers we unite, we’ll defeat the people’s foe. - Kardeşler olarak biz birleştiğimizde, halkın düşmanını yeneceğiz.

düşman
hostile

We got a hostile reception from the villagers. - Köylüler tarafından düşmanca karşılandık.

I don't feel hostile toward you. - Kendimi size karşı düşman hissetmiyorum.

düşman
adversary

An adversary yesterday is a friend today. - Dün bir düşman bugün bir dosttur.

düşmanlık
animosity
düşman
{i} antagonist
düşmanlık
antagonism
düşmanlık
enmity

Between men and women there is no friendship possible. There is passion, enmity, worship, love, but no friendship. - Erkekler ve kadınlar arasında arkadaşlık olamaz. Tutku, düşmanlık, aşk, aşırı sevgi olabilir ama dostluk asla.

düşmanlık
enmity, hatred, hostility, antagonism, animosity
düşman
opposer
düşmanlık
feud
düşmanlık
{i} venom
düşmanlık
jaundice
düşmanlık
(Sigorta) hostilities

Hostilities temporarily ceased. - Düşmanlıklar geçici olarak durdu.

Hostilities permanently ceased. - Düşmanlıklar kalıcı olarak durdu.

düşman
{i} opponent
düşman
inimical
düşmanlık
ill will
düşmanlık
bad blood

There was bad blood between the two families in Romeo and Juliet. - Romeo ve Juliet'te iki aile arasında düşmanlık vardı.

düşmanlık
hostileness
düşman
at enmity with
düşman
enemy, foe, adversary, antagonist; hostile, antagonistic
düşman
one who consumes much (of something): pilav düşmanı a great pilaf eater
düşman
antagonistic
düşman
venomous
düşman
foeman
düşmanlık
opposition
düşmanlık
hatred

There was hatred between us then. - O zaman aramızda düşmanlık vardı.

düşmanlık
animus
düşmanlık
dead set
düşmanlık
virulence
düşmanlık
war
Türkisch - Türkisch

Definition von düşmanlıklar im Türkisch Türkisch wörterbuch

düşman
Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.)
düşman
Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen
Düşman
(Osmanlı Dönemi) UDAT
Düşman
(Osmanlı Dönemi) DIDD
Düşman
(Osmanlı Dönemi) DEYLEM
Düşman
yağı
Düşman
(Osmanlı Dönemi) NEVAT
Düşman
adu
Düşmanlık
(Osmanlı Dönemi) VEŞİME
Düşmanlık
(Osmanlı Dönemi) MÜNAVAT
Düşmanlık
(Osmanlı Dönemi) TAADDİ
Düşmanlık
muhasamat
Düşmanlık
(Hukuk) ADAVET
Düşmanlık
(Osmanlı Dönemi) NİVA
düşman
Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse
düşman
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım
düşman
Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları: "Her sokak düşmanlarla doluyken o, sevinçli sevinçli şarkı söylüyor."- A. Gündüz
düşman
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım: "Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır."- S. F. Abasıyanık
düşman
Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan tarafların her biri
düşman
Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar: "Dostumuza güvenmeyelim de, düşmanımıza mı güvenelim?"- B. R. Eyuboğlu
düşman
Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan güç, tutum vb
düşman
r şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse
düşman
Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları
düşman
(Osmanlı Dönemi) adüv
düşmanlık
Düşman olma durumu
düşmanlık
Düşmanca duygu veya davranış, yağılık, hasımlık, husumet: "Bana karşı her tavrında bir düşmanlık seziyorum."- Y. K. Karaosmanoğlu
düşmanlık
Düşmanca duygu veya davranış, yağılık, hasımlık, husumet
düşmanlık
(Osmanlı Dönemi) husumet
düşmanlıklar
Favoriten