Tom looked out of the window at the snow falling.
- Tom pencereden dışarı düşen kara baktı.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
- Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
He was pinned down by a fallen tree.
- Düşen bir ağaç tarafından hareketsiz kaldı.
He was pinned down by a fallen tree.
- Düşen bir ağaç tarafından hareketsiz kaldı.
Fallen rocks blocked the road.
- Düşen kayalar yolu kapattı.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
- Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
I never dreamed that I would meet her again.
- Onunla tekrar karşılaşacağımı asla düşünmedim.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
All the expenses will fall on the sponsor.
- Tüm masraflar sponsora düşecektir.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
- İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Tom dropped his pencil.
- Tom kalemini düşürdü.
I had to grab her to keep her from falling.
- Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
The yen is rising and the dollar is falling.
- Yen yükseliyor dolar düşüyor.
My holiday plan has fallen through.
- Benim tatil planı suya düştü.
A fallen rock barred his way.
- Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language.
- İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
She fell down the ladder.
- O, merdivenden düştü.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
Home prices are plummeting.
- Ev fiyatları hızla düşüyor.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.