That store had to reduce their prices.
- O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
President Arthur wanted to reduce the tariffs.
- Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.
What are some foods you can eat to lower your cholesterol?
- Kolesterolünü düşürmek için yiyebileceğin bazı yiyecekler nedir?
Tom seems to be unwilling to lower the price.
- Tom fiyatı düşürmek için isteksiz görünüyor.
I don't want to humiliate Tom.
- Tom'u küçük düşürmek istemiyorum.
I just want to humiliate Tom.
- Sadece Tom'u küçük düşürmek istiyorum.
Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
Take care not to drop that glass.
- Bardağı düşürmemek için dikkat et.
Next time, don't drop it.
- Gelecek sefer onu düşürmeyin.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
Tom seems to be unwilling to lower the price.
- Tom fiyatı düşürmek için isteksiz görünüyor.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..