The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
- Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
That store had to reduce their prices.
- O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
What are some foods you can eat to lower your cholesterol?
- Kolesterolünü düşürmek için yiyebileceğin bazı yiyecekler nedir?
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
We don't want to humiliate them.
- Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.
I don't want to humiliate them.
- Ben onları küçük düşürmek istemiyorum.
Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
Next time, don't drop it.
- Gelecek sefer onu düşürmeyin.
Be careful. Don't drop the tray.
- Dikkatli ol. Tepsiyi düşürme.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..
The multinational corporation lowered the price of several products.
- Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.