düşündürme

listen to the pronunciation of düşündürme
Türkisch - Englisch
to think
düşündürmek
make think
düşün
{f} think

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

I think he is Mr Brown. - Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.

düşün
think of

Every time I hear that song, I think of my high school days. - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.

What do you think of the original plan? - Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?

düşün
thought

She is very thoughtful and patient. - O çok düşünceli ve sabırlı.

This is different from what I thought. - Bu düşündüğümden farklı.

düşündürmek
puzzle
düşündürmek
worry
düşündürmek
disturb
düşündürmek
weigh on
düşün
ponder

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

She pondered the question for a while. - Soruyu bir süre düşünüp taşındı.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful. - Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something. - Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

He contemplated taking a trip to Paris. - Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.

When I contemplate the sea, I feel calm. - Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.

düşün
meditate

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

He meditated for two days before giving his answer. - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

düşün
{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

düşün
think up
düşündürmek
strike
düşün
idea

I have no idea what that guy is thinking. - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.

Tom thought it would be a good idea to see a doctor. - Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce. - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.

It is worthwhile considering what it is that makes people happy. - İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.

düşün
considered

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

Tom considered his options. - Tom seçeneklerini düşündü.

düşün
thinkup
düşündürmek
to make (sb) think; to weigh on sb, to preoccupy, to worry, to disturb
düşündürmek
to make (someone) think, give (one) pause to think
düşündürmek
give rise to thought
düşündürmek
set smb. thinking
düşündürmek
preoccupy
düşündürmek
faze
Türkisch - Türkisch
Düşündürmek işi veya durumu
düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşündürmek
Tasalandırmak, kaygılandırmak
düşündürmek
Akla getirmek, hatırlatmak, önceden kestirmek: "Yeryüzünde büyük işler görmeye layık bir millet olduğumuzu düşündürecek, on sekiz milyonu altmış milyona, seksen milyona çıkaracaktır."- O. S. Orhon
düşündürmek
Düşünmesine sebep olmak, düşünmesine yol açmak
düşündürmek
Akla getirmek, hatırlatmak, önceden kestirmek