düşüncelisin

listen to the pronunciation of düşüncelisin
Türkisch - Englisch
thoughtful
Demonstrating thought or careful consideration

Most thoughtful people eventually solve the puzzle.

Demonstrating kindness or consideration for others

Preparing dinner is a thoughtful gesture for a new mother.

{a} contemplative, anxious, careful
having intellectual depth; "a deeply thoughtful essay"
showing consideration and anticipation of needs; "it was thoughtful of you to bring flowers"; "a neighbor showed thoughtful attention"
having intellectual depth; "a deeply thoughtful essay" exhibiting or characterized by careful thought; "a thoughtful paper
approval If you describe someone as thoughtful, you approve of them because they remember what other people want, need, or feel, and try not to upset them. a thoughtful and caring man Thank you. That's very thoughtful of you = considerate thoughtless + thoughtfully thought·ful·ly the bottle of wine he had thoughtfully purchased for the celebrations. + thoughtfulness thought·ful·ness I can't tell you how much I appreciate your thoughtfulness
taking heed; giving close and thoughtful attention; "heedful of the warnings"; "so heedful a writer"; "heedful of what they were doing"
Attentive; careful; exercising the judgment; having the mind directed to an object; as, thoughtful of gain; thoughtful in seeking truth
If you are thoughtful, you are quiet and serious because you are thinking about something. Nancy, who had been thoughtful for some time, suddenly spoke = pensive + thoughtfully thought·ful·ly Daniel nodded thoughtfully
If you describe something such as a book, film, or speech as thoughtful, you mean that it is serious and well thought out. a thoughtful and scholarly book. + thoughtfully thought·ful·ly these thoughtfully designed machines
{s} pensive, contemplative; considerate, kind
Full of thought; employed in meditation; contemplative; as, a man of thoughtful mind
acting with or showing thought and good sense; "a sensible young man"
exhibiting or characterized by careful thought; "a thoughtful paper
exhibiting or characterized by careful thought; "a thoughtful paper"
Anxious; solicitous; concerned
düşünce
idea

Is there any difference between your idea and hers? - Senin düşüncenle onunki arasında bir farklılık var mı?

These ideas are embodied in the constitution. - Bu düşünceler anayasada düzenlendi.

düşünce
notion

He had no notion of leaving his hometown. - Onun memleketi terk etme düşüncesi yoktu.

düşünce
opinion

He stuck to his opinion though I told him not to. - Ona yapmamasını söylememe rağmen o düşüncesine yapışmış.

I had a good opinion of her. - Onunla ilgili iyi bir düşüncem vardı.

düşünce
consideration

Such considerations ultimately had no effect on their final decision. - Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.

düşünce
thought

She is very thoughtful and patient. - O çok düşünceli ve sabırlı.

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

düşünce
mind

I have a good mind to strike you for being so rude. - Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.

We can just about read each other's minds. - Biz neredeyse birbirimizin düşüncelerini okuyabiliriz.

düşünce
{i} think

I managed to bring him around to my way of thinking. - Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.

I think it's not a good idea. - Sanıyorum iyi bir düşünce değil.

düşünce
{i} remark

Your remarks are off the point. - Düşünceleriniz konudan uzak.

Tom apologized to Mary for his son's impolite remarks. - Tom Mary'ye oğlunun terbiyesiz düşünceleri için özür diledi.

düşünce
thought, consideration; idea, opinion; anxiety, worry, care
düşünce
reasoning
düşünce
belief
düşünce
take

what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.

Please, take a look at my first post and let me know what you think about it. - Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.

I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life. - Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.

düşünce
fancy
düşünce
sentiments
düşünce
judgement [Brit.]
düşünce
thinking

His way of thinking is a bit extreme. - Onun düşünce biçimi biraz aşırı.

Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents. - Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı.

düşünce
mentality
düşünce
assessment
düşünce
view

I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things. - Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.

He studied day and night with a view to becoming a lawyer. - Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.

düşünce
communion
düşünce
plan

I can't agree with you with regard to the new plan. - Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.

düşünce
(Politika, Siyaset) position
düşünce
idee
düşünce
prognosis
düşünce
reflexion
düşünce
attitude
düşünce
sight

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

düşünce
conception
düşünce
judgment
düşünce
voice
düşünce
observation
düşünce
sense
düşünce
argument
düşünce
estimate
düşünce
thinking in
düşünce
to thought
düşünce
say so

It's thoughtless of her to say so. - Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.

düşünce
conceit

He is so full of conceit that everybody dislikes him. - O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu.

düşünce
thought, thinking
düşünce
counsel
düşünce
idea, opinion, reflection, observation
düşünce
cogitation
düşünce
apprehension
düşünce
ideo
düşünce
anxiety, worry
düşünce
comment
düşünce
sentiment

Anti-Chinese sentiment is on the rise in Myanmar. - Myanmar'da Çin karşıtı düşünceler artıyor.

düşünce
{i} judgement
düşünce
estimation
düşünce
prognoses
düşünce
concept
düşünce
construct

Your opinion is very constructive. - Düşünceniz çok yapıcı.

Tom has constructive ideas. - Tom'un yapıcı düşünceleri var.

Türkisch - Türkisch

Definition von düşüncelisin im Türkisch Türkisch wörterbuch

düşünce
Dış dünyanın insan zihnine yansıması
düşünce
Niyet, tasarı. İlke, yönetici sav
düşünce
Tasa, kaygı, sıkıntı
düşünce
Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, mütalaa, fikir, mülahaza, ide: "Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur."- T. Buğra
Düşünce
mülahaza
Düşünce
endişe
Düşünce
mütalaa
Düşünce
(Osmanlı Dönemi) GAİLE
düşünce
İlke, yönetici sav
düşünce
Niyet, tasarı
düşünce
Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, mütalâa, fikir, mülâhaza, ide
düşüncelisin
Favoriten