Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
- Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
Don't judge a man by the opinions of his enemies.
- Bir erkeği düşmanlarının düşünceleriyle yargılama.
I have the right to express my own opinions.
- Kendi düşüncelerimi ifade etme hakkım var.
The idea is good. There is just one problem: Tom has not yet said yes.
- Düşünce iyi. Sadece bir problem var: Tom henüz evet demedi.
These ideas are embodied in the constitution.
- Bu düşünceler anayasada düzenlendi.
He had no notion of leaving his hometown.
- Onun memleketi terk etme düşüncesi yoktu.
Your opinion is very constructive.
- Düşünceniz çok yapıcı.
His opinion is generally correct.
- Onun düşüncesi genellikle doğrudur.
Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
- Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
Words express thoughts.
- Kelimeler düşünceleri ifade eder.
She put down her thoughts on paper.
- Düşüncelerini kağıda döktü.
I have no mind to go for a walk.
- Bir yürüyüş gitme düşüncem yok.
Tom claims that he can read people's minds.
- Tom insanların düşüncelerini okuyabileceğini iddia ediyor.
His book incorporates all his thinking on the subject.
- Kitabı konu üzerindeki bütün düşüncelerini barındırıyor.
I think it's not a good idea.
- Sanıyorum iyi bir düşünce değil.
I'm sick of your stupid remarks.
- Senin aptalca düşüncelerinden bıktım.
Your remarks are off the point.
- Düşünceleriniz konudan uzak.
what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.
Please, take a look at my first post and let me know what you think about it.
- Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.
I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
- Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.
Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents.
- Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı.
I managed to bring him around to my way of thinking.
- Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
He studied day and night with a view to becoming a lawyer.
- Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.
I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
- Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
I can't agree with you with regard to the new plan.
- Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
- Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
It's thoughtless of her to say so.
- Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.
He is so full of conceit that everybody dislikes him.
- O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu.
Anti-Chinese sentiment is on the rise in Myanmar.
- Myanmar'da Çin karşıtı düşünceler artıyor.
Your opinion is very constructive.
- Düşünceniz çok yapıcı.
Tom has constructive ideas.
- Tom'un yapıcı düşünceleri var.