düşünür

listen to the pronunciation of düşünür
Türkisch - Englisch
thinker, intellectual
original thinker
philosopher
thinker

He's an independent thinker. - O bağımsız bir düşünür.

She's an independent thinker. - O bir bağımsız düşünürdür.

thinker mütefekkir
(Bilgisayar) think

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

They would think the person is modest or lazy. - Onlar kişinin mütevazı ya da tembel olduğunu düşünürdü.

düşün
{f} think

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

düşün
think of

Every time I hear that song, I think of my high school days. - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.

You can't expect me to always think of everything! - Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.

düşün
thought

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

Words express thoughts. - Kelimeler düşünceleri ifade eder.

düşün
ponder

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

I can not hear that song without thinking of my high school days. - Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

Do you believe that elephants can contemplate life after death? - Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?

He contemplated their plan. - O onların planı üzerinde düşündü.

düşün
meditate

Do you meditate, Tom? - Üzerinde düşünür müsün?

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

düşün
{f} deliberate

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

düşün
think up
düşünürler
thinkers

The best observes and the deepest thinkers are always the gentlest judges. - En iyi gözlemciler ve en derin düşünürler her zaman en kibar hakimlerdir.

düşün
idea

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

Tom thought it would be a good idea to see a doctor. - Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

It is worthwhile considering what it is that makes people happy. - İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.

His suggestion is worth considering. - Onun önerisi düşünmeye değer.

düşün
considered

Tom considered working for our company, but decided not to. - Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

düşün
thinkup
Türkisch - Türkisch
Genel sorunlar üzerine yeni ve kendine özgü düşünceleri olan kimse, mütefekkir
(Hukuk) MÜTEFEKKİR
düşünücü
kam
düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünür
Favoriten