düşünülme

listen to the pronunciation of düşünülme
Türkisch - Englisch

Definition von düşünülme im Türkisch Englisch wörterbuch

düşün
{f} think

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

I think he is a doctor. - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.

düşün
think of

You can't expect me to always think of everything! - Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

düşün
thought

This is different from what I thought. - Bu düşündüğümden farklı.

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

düşünülmek
to be thought of
düşün
ponder

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

Let's ponder that for a moment. - Onu bir an için düşünelim.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

He contemplated taking a trip to Paris. - Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.

When I contemplate the sea, I feel calm. - Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.

düşün
meditate

I often meditate on the meaning of life. - Ben sık sık yaşamın anlamı üzerinde düşünürüm.

He meditated for two days before giving his answer. - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

düşün
{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

düşün
think up
düşünülmek
to be thought
düşünülmek
thought

Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface. - Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.

Many Deaf people dislike being thought of as disabled. - Birçok sağır insan özürlü olarak düşünülmekten hoşlanmazlar.

düşün
idea

I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea. - Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.

We all consider your idea to be impractical. - Hepimiz senin fikrinin kullanışsız olduğunu düşünüyoruz.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

His suggestion is worth considering. - Onun önerisi düşünmeye değer.

düşün
considered

Have you ever considered majoring in economics at college? - Üniversitede iktisat bölümünde uzmanlaşmayı hiç düşündünüz mü?

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

düşün
thinkup
Türkisch - Türkisch
Düşünülmek işi
düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünülmek
Düşünme işine konu olmak veya düşünme durumunda bulunulmak
düşünülme
Favoriten