I think it'll rain today.
- Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
What do you think of the original plan?
- Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
You can't expect me to always think of everything!
- Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
- Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
She put down her thoughts on paper.
- Düşüncelerini kağıda döktü.
We all pondered over what had taken place.
- Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.
She pondered the question for a while.
- Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
I can not hear that song without thinking of my high school days.
- Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
He contemplated taking a trip to Paris.
- Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.
When I contemplate the sea, I feel calm.
- Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.
I often meditate on the meaning of life.
- Ben sık sık yaşamın anlamı üzerinde düşünürüm.
Tom used to meditate every morning.
- Tom her sabah düşünüp taşınırdı.
Do you think that was deliberate?
- Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
Many Deaf people dislike being thought of as disabled.
- Birçok sağır insan özürlü olarak düşünülmekten hoşlanmazlar.
Attractive women are often thought to be dumb.
- Çekici kadınların genellikle aptal olduğu düşünülmektedir.
I have no idea what that guy is thinking.
- Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Tom thought it would be a good idea to see a doctor.
- Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.
It is worthwhile considering what it is that makes people happy.
- İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.
She's considering changing her life.
- Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.
Tom considered working for our company, but decided not to.
- Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.