düşün

listen to the pronunciation of düşün
Türkisch - Englisch
thought

This is different from what I thought. - Bu düşündüğümden farklı.

She is very thoughtful and patient. - O çok düşünceli ve sabırlı.

idea

I have no idea what that guy is thinking. - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

concept
product of the mind
{f} think

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

think of

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

What do you think of the original plan? - Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?

ponder

We all pondered over what had taken place. - Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

turn over
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

{f} thinking

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

{f} picturing
cogitate
cast about
ponder of
contemplate

The doctor contemplated the difficult operation. - Doktor zor operasyonu düşünüp taşındı.

He contemplated taking a trip to Paris. - Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.

meditate

I often meditate on the meaning of life. - Ben sık sık yaşamın anlamı üzerinde düşünürüm.

He meditated for two days before giving his answer. - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

think up
excogitate
considering

I'm considering going with them. - Onlarla gitmeyi düşünüyorum.

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

considered

Tom considered his options. - Tom seçeneklerini düşündü.

Have you ever considered majoring in economics at college? - Üniversitede iktisat bölümünde uzmanlaşmayı hiç düşündünüz mü?

thinkup
düşün ki
imagine that
düşün özgürlüğü
freedom of thought
bin düşün bir söyle
(deyim) least said soonest mended
önce düşün, sonra söyle
(Atasözü) Think before you speak
Türkisch - Türkisch
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşün
Favoriten