They set the time and place of the wedding.
- Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
The wedding will be held in a 17th century church.
- Düğün bir 17.yüzyıl kilisesinde düzenlenecek.
I know you hate weddings.
- Düğünlerden nefret ettiğini biliyorum.
We went to each other's weddings.
- Biz birbirimizin düğünlerine gittik.