This discovery has the potential to transform the field.
- Bu keşif alanı dönüştürmek için potansiyele sahiptir.
I would like to convert a thousand kronor to dollars.
- Bin kronu dolara dönüştürmek istiyorum.
The alchemists wanted to turn lead into gold.
- Simyacılar kurşunu altına dönüştürmek istediler.
The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
Do you know the conversion rate between dollars and euros?
- Dolar ve euro arasındaki dönüştürme oranını biliyor musun?
Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.
- Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü.
Tom often forgets to use his turn signal.
- Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
- Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
Repetition does not transform a lie into a truth.
- Tekrarlama bir yalanı gerçeğe dönüştürmez.
This discovery has the potential to transform the field.
- Bu keşif alanı dönüştürmek için potansiyele sahiptir.
The cells have the capacity to convert food into energy.
- Hücrelerin gıdayı enerjiye dönüştürme güçleri var.
You must convert dollars into the local currency.
- Doları yerel para birimine dönüştürmelisiniz.
Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
Our trip to Africa is turning into a catastrophe.
- Afrika'ya gezimiz bir felakete dönüşüyor.
Now there is no turning back.
- Şimdi geriye dönüş yok.
You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
- İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.