dã¡na (q v )

listen to the pronunciation of dã¡na (q v )
Englisch - Türkisch

Definition von dã¡na (q v ) im Englisch Türkisch wörterbuch

giving
bağış

Eski kitaplarımı bağışlıyorum. - I'm giving my old books away.

Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık. - Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.

giving
{f} ver

Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar. - Recently, they have not been giving her her paycheck on time.

Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu. - The object flew away to the south, giving out flashes of light.

giving
{i} verme

Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu. - Tom had no intention of giving Mary any money.

Tom ölünceye kadar konserler vermeye devam etti. - Tom continued giving concerts until he died.

giving
ver(mek)
giving
{i} bağışlama
giving
vererek

Tom çaldığı tüm parayı geri vererek özür dilemeye çalıştı. - Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.

EVET işareti vererek yanıtladı. - He responded by giving the OK gesture.

giving
(isim) bağışlama
Englisch - Englisch
giving