Tüm eleştirmenler yeni filmi öğdü.
- All the critics praised the new movie.
Müzik konusunda o, en ünlü eleştirmenlerden biridir.
- With regards to music, he is one of the most famous critics.
Eleştiriler krizi çözmez.
- Critics do not solve the crisis.
Tüm eleştirmenler yeni filmi öğdü.
- All the critics praised the new movie.
O yazardan ziyade eleştirmendir.
- He is a critic rather than a novelist.
Bu kadar kritik olmayın.
- Do not be so critical.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
- Tom had many critics.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
... or critics to dictate my beauty. ...