O bir eleştirmen olarak gittikçe daha çok ünlü oldu.
- He became more and more famous as a critic.
O yazardan ziyade eleştirmendir.
- He is a critic rather than a novelist.
Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
- I feel resentment against your unwarranted criticism.
Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
- The boss tortured the workers with his criticism.
Onun tenkitleri yersizdi.
- His criticisms were out of place.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.
- In critical moments even the very powerful have need of the weakest.
Olumsuz eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
- How do you deal with the negative criticism?
Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
- Tom had many critics.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
... out to be quite reasonable criticisms. ...