Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Tatoeba sitesi Japon bir adam tarafından mı oluşturuldu?
- Was the Tatoeba site created by a Japanese guy?
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Biz Tanrı'nın suretinde yaratıldık.
- We were created in God's image.
Kâinat nasıl yaratıldı?
- How was the universe created?
Pidginler kölelik nedeniyle yaratılmıştır.
- Pidgins were created because of slavery.
Amerika Birleşik Devletlerinde, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca 20 milyon yeni iş yaratılmıştır, onların çoğu hizmet sektöründedir.
- In the United States, 20 million new jobs have been created during the past two decades, most of them in the service sector.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Bir kadın iyi bir koca yaratmak için bir dahi olmalı.
- A woman must be a genius to create a good husband.
Web sitesi oluşturmak için birini arıyorum.
- I'm looking for someone to create a website.
Karlo, anlamak ve oluşturmak yeteneğine sahiptir.
- Karlo has the ability to understand and create.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
Onların şirketi kırk yeni iş oluşturdu.
- Their company created forty new jobs.
Bir iPad app oluşturmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- I never thought it'd be this hard to create an iPad app.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
- People of Almaty, let us create a child-friendly city!
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
- We'll also have to create a separate smoking section, won't we?
James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı.
- James Cameron created a new way to make movies.
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.
... this data that's being created from every interaction we have ...
... working again. He keeps saying, “Look, I've created 5 million jobs.†That's after ...