Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
- They voted to create a committee.
Akıllı telefonlar için bir uygulama oluşturmak çok zor mudur?
- Is it very difficult to create an app for smartphones?
Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.
- They want to create a synthetic life form.
Onların şirketi kırk yeni iş oluşturdu.
- Their company created forty new jobs.
Bir iPad app oluşturmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- I never thought it'd be this hard to create an iPad app.
Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
Tatoeba sitesi Japon bir adam tarafından mı oluşturuldu?
- Was the Tatoeba site created by a Japanese guy?
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Biz Tanrı'nın suretinde yaratıldık.
- We were created in God's image.
Tom tüm insanların eşit yaratıldığına inanıyor.
- Tom believes that all men are created equal.
Pidginler kölelik nedeniyle yaratılmıştır.
- Pidgins were created because of slavery.
Meksika'daki Chicxulub krateri, dinozorları öldüren asteroid tarafından yaratılmış olabilir.
- The Chicxulub crater in Mexico may have been created by the asteroid that killed the dinosaurs.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.
- If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.
- The separatist movement is creating conflict within the country.
Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.
- A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis.
James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı.
- James Cameron created a new way to make movies.
Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız.
- In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.
Din hala kullanımda olan çeşitli takvimleri yaratmada çok önemli bir rol oynamıştır.
- Religion played a very important role in creating the various calendars still in use.
Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin.
- Perform an experiment in creating a country from scratch.
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.