Tom'un bilgisayarı çökmeye devam ediyor.
- Tom's computer keeps crashing.
Yoğun trafikteki zincirleme bir kazaydı.
- There was a chain-reaction crash during rush hour.
Zırh giyen büyük bir çarpışmayla düşer!
- He who wears armor falls with a big crash!
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
Can I crash at your place on tonight? - Bu gece senin evinde kalabilir miyim?.
Onun uçak kazasında ölmemiş olması bir mucize.
- It's a miracle he wasn't killed in the plane crash.
Tom onlara uçak kazasından bahsetmek için öğrencileri odaya geri çağırdı.
- Tom called the students back into the room to tell them about the plane crash.
Büyük bir gürültüyle ağacın düştüğünü duyduk.
- We heard the tree fall with a crash.
1930'lardaki kriz sırasında, çok sayıda zengin insan borsanın iflasında her şeyini kaybetti.
- During the Depression in the 1930's, many wealthy people lost everything in the stock market crash.
Borsa niçin iflasa gitti.
- Why did the stock market crash?
Büyük bir gürültüyle ağacın düştüğünü duyduk.
- We heard the tree fall with a crash.
Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
- The plane turned sharply to the right just before it crashed.
Tom, kamyon yeni arabama çarptığı zaman ona hayran oluyordu.
- Tom was admiring my new car at the time the truck crashed into it.
Araba, kamyona çarptı.
- The car crashed into the truck.
The 1987 stock market crash.
Sabahlamak için bir yere ihtiyacım var.
- I need a place to crash.
I crashed out on the sofa this afternoon. - Öğleden sonra koltuğun üstünde yorgunluktan uyuya kalmışım.
Kaskını giysen iyi olur.
- You had better put on your crash helmet.
O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
- He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
Tom gözlerini kapadı ve sahile çarpan dalgaların sesini dinledi.
- Tom closed his eyes and listened to the sound of the waves crashing on the beach.
O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
- He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
Hey dude, can I crash at your pad?.
The crash of rhinoceros at Tsavo now numbers almost 200.
Double-clicking this icon crashes the desktop.
crash diet.
Can I crash at your place on Monday night?.
He got a crash course in babysitting when his sister dropped off his nephew for the afternoon.
I'm sorry boss, I can't come in to work today, I'm not feeling too crash hot.
... [CRASH] ...
... ALAN RUSBRIDGER: Crash. ...