Yaşam büyük bir ızdırap.
- Life is a great misery.
Onun acısı yalnızca gösteriş içindi.
- Her misery was only for show.
Acı ve üzüntü savaşa eşlik eder.
- Misery and sorrow accompany war.
Şansızlık ve sefalet seni tehdit etti.
- Misfortune and misery threaten you.
Onlar sefalet içinde yaşıyorlar.
- They are living in misery.