Konu mahkemeye taşındı.
- The matter was brought into court.
Tekrarlanan suçları onu mahkemeye getirdi.
- His repeated delinquencies brought him to court.
Mahkeme oturumu üç saat sürdü.
- The court session lasted for three hours.
Hakem, tenis kortunun yan tarafında yüksek bir sandalyede oturuyor.
- The umpire sits in a high chair at the side of the court.
Tenis kortuna gidiyor musun?
- Are you going to the tennis court?
Yüksek mahkeme yargıçları kanunları yorumlarlar.
- Judges on the Supreme Court interpret the laws.
Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.
- You can get it at the courthouse, the clerk added.
Yeni saray soytarısıyla tanıştın mı?
- Have you met the new court jester?
Saray büyük kraliyet lehinde eğleniyordu.
- The courtier was enjoying great royal favor.
Müşterimiz dışarıdan istenmeyen bakışları önlemek amacıyla iç avlusu olan bir ev inşa etmek istiyor.
- Our client wants to build a house with an internal courtyard in order to avoid unwelcome gazes from the outside.
Yatak odamın pencereleri avluya bakar.
- The windows of my bedroom face the courtyard.
Hakem, tenis kortunun yan tarafında yüksek bir sandalyede oturuyor.
- The umpire sits in a high chair at the side of the court.
Tenis kortuna gidiyor musun?
- Are you on your way to the tennis court?
Tom topu sahaya sürdü.
- Tom dribbled the ball down the court.
Bir yargıtay üyesiydi.
- He was a member of the Supreme Court.
Yargıtay yasanın yasa dışı olduğuna karar verdi.
- The Supreme Court ruled that the law was illegal.
Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
- Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
- He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.