Kendi ülkesinde yurt dışına yolculuk etti.
- He traveled abroad in his own country.
Hiç yurt dışında bulundun mu?
- Have you ever been to a foreign country?
Memleketime geri döneceğim.
- I am going back to my native country.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Pakistan Müslüman bir ülkedir.
- Pakistan is a Muslim country.
Taşrada eski âdetler, kolay kolay kaybolmadı.
- Old practices died hard in the country.
Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.
- Cities and provinces along the Yangtze River in central China are grappling with the country's worst drought in more than 50 years.
Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.
- Country life is healthier than city life.
Tom köyde yaşamayı sevmiyordu.
- Tom didn't like living in the country.
Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
- The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
Tom memlekette küçük bir araziye sahiptir.
- Tom owns a small piece of land in the country.
Kimse ülkemden arazi satın almak istemedi.
- Nobody wanted to buy land in my country.
Kırsalda yaşamaktan hoşlanacağımı hiç düşünmemiştim.
- I never thought I would enjoy living in the country.
Her yaz kırsala giderim.
- Every summer I go to the countryside.
Onun sayfiyedeki evi çok güzel.
- His property in the country is very pretty.
Gelecekte kırsal kesimi ziyaret etmemiz gerekir.
- We should visit the countryside in the future.
Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.
- I live in the country.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
- Great artists have no country.
Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.
- Tom is a loyal citizen of his country.
Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
- The people of this country are sick and tired of politics as usual.
Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.
- The people of this country have become disillusioned with the political establishment.
Uluslararası bir ticaret yasağı, o ülkenin ekonomisi için bardağı taşıran son damla olabilir.
- An international trade ban could be the last straw for that country's economy.
O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
- That country intervened in the internal affairs of our nation.
Kırsal bölge güzeldir.
- The countryside is beautiful.
Azarbeycan Kafkas bölgesinde en büyük ülkedir.
- Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom prefers living in the country?
Her yaz kırsala giderim.
- Every summer I go to the countryside.
Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.
- The government has made efforts to make our country clean and green.
Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.
- I feel completely refreshed after spending a week in the country.
Türk'üm milletimi ve ülkemi seviyorum.
- I am a Turk and I love my country.
Birleşmiş Milletler ülkedeki seçimleri izledi.
- The U.N. monitored the country's elections.
Ben country müzik dinliyorum.
- I am listening to country music.
Mary, country müzikten hoşlanır.
- Mary likes country music.
Tom kantri müzik yapmaya başlamadan önce bir caz gitaristiydi.
- Tom was a jazz guitarist before he started playing country music.
Senin favori Amerikan folk müziği sanatçın kim?
- Who's your favorite country musician?
Roger Miller'ın Dang Me'si Amerikan folk müziği fanatikleri arasında ve popüler müzik fanatikleri arasında da bir liste başıydı. O miyonlarca adet sattı.
- Roger Miller's Dang Me was a hit with country music fans and with popular music fans too. It sold millions of copies.
Biz kırda sessiz bir gün geçirdik.
- We spent a quiet day in the country.
Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom prefers living in the country?
Olimpiyatların ev sahibi ülkesi 1992'de İspanya'dır.
- Spain is the host country for the Olympics in 1992.
Ailesi kırk yıl önce anavatanından Brezilya'ya göç etti.
- His family emigrated from their mother country to Brazil forty years ago.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
- Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey.
Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
- Both of my parents were brought up in the country.
Ülke genelinde bankalar kapılarını kapamıştı.
- Banks across the country had closed their doors.
These days corporate Germany looks rather different. Volkswagen, the country’s leading carmaker, wants to be the world’s biggest by 2018.
I have always thought that one of the main reasons for the popularity of blood sports in the country is the pointlessness of going outdoors with no purpose or destination in mind.
We walk along flat, open country, red dirt and spinifex grass, a few short trees .
This is condor country - the only region this far east where you can see the magnificent vulture - and a small national park straddling the passes, El Condorito, is a good stopover for walkers and birders.
When cars are near.”.
Country-specific brand images and country of origin effects are key topics in this area.
The country of origin of the work is that in which the work is first published.
The country of origin of a manufactured article is held to be the country in which the article has been finished by a substantial amount of labor amounting to not less than one-fourth the cost of production of such article in condition as imported into Canada.
country-code table.
They took a red-eye flight X-country.
cross-country skiing.
cross-country flight.
They never wore glad rags like them in the old country, Billy sneered. They had to come over here to get decent clothes and decent grub..
Generally I don't like country music.
- Genellikle country müzikten hoşlanmam.
I am listening to country music.
- Ben country müzik dinliyorum.
... country, and we're very passionate, and it's where the ...
... that every country's economy ...