Seni tekrar görünceye kadar dakikaları sayıyorum.
- I'm counting the minutes until I see you again.
Ben insanların sayısını sayıyorum.
- I'm counting the number of people.
Saymada yanlış yapmamaya özen göstermelisin.
- You must be accurate in counting.
Ben saymayı durdurdum.
- I've stopped counting.
Abaküsler hesaplama aracıdır.
- Abacuses are counting devices.
Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.
- Tom was counting on Mary to help him get ready for the party.
Oy pusulalarının sayımı yarım saat aldı.
- The counting of the ballots took half an hour.
Burada misafirler dahil on beş kişi var.
- There are fifteen people here, counting the guests.
O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Çok sayıda ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı.
- A lot of countries participated in the Olympic Games.
Tom bunu hesaba katmamıştı.
- Tom hadn't counted on this.
Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık.
- We had to count on our strength only.
Abaküsler hesaplama aracıdır.
- Abacuses are counting devices.
O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Tom kontuarda durdu, resepsiyonistle konuşuyordu.
- Tom stood at the counter, talking to the receptionist.
United Airlines için kontuar nerede?
- Where's the counter for the United Airlines?
Saymada yanlış yapmamaya özen göstermelisin.
- You must be accurate in counting.
524.372'e kadar saymak zorunda kalsam, sıkılırım.
- I would be bored if I had to count to five hundred twenty-four thousand three hundred seventy-two.
Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur.
- The total population of the country is 300 million.
O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
- He travels about the world gathering facts about little known countries.
Hiç kimse ülkeme güvenmek istemez.
- Nobody wants to trust my country.
Hiç kimse ülkeme güvenmek istemedi.
- Nobody wanted to trust my country.
Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
- In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
- At last, they began to count down cautiously.
524.372'e kadar saymak zorunda kalsam, sıkılırım.
- I would be bored if I had to count to five hundred twenty-four thousand three hundred seventy-two.
Verdiğin her şeyi saymak kötü.
- It is bad to count all the things that you gave.
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
- At last, they began to count down cautiously.
Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar.
- There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.
it
s ı count.
Her iki sayımda da yanılıyorduk.
- We were wrong on both counts.
Yılbaşı için geri sayım başladı.
- The countdown for the New Year has begun.
Hurry up, the train leaves in three minutes. No, two minutes and counting!.
You've made that mistake eight times now. But who's counting?.
I count apples as a type of fruit.
Your views don't count here.
There are three apples; count them.
Apples count as a type of fruit.
Can you count to a hundred?.
He has a 3-2 count with the bases loaded.
... who are counting on this. ...
... has been like envy and counting ...