Tom doğru şekilde yanıtladı.
- Tom answered correctly.
Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara sattı.
- If I remember correctly, Tom sold his car to Mary for only 500 dollars.
Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara sattı.
- If I remember correctly, Tom sold his car to Mary for just 500 dollars.
Tom bütün hafta cümleleri çalıştı bu yüzden hepsini doğru olarak yazabilmeliydi.
- Tom studied the sentences all week so he should have been able to write all correctly.
Yalnızca ben, soruyu doğru olarak yanıtlayabilirdim.
- Only I could answer the question correctly.
Yanlışlarımı düzeltmekten vazgeçmeni istemiyorum.
- I don't want you to quit correcting my mistakes.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.
- Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
Benim cevabım doğru mu?
- Is my answer correct?
Tatoeba külliyatındaki tüm cümleleri, dil eğitimi için doğru ve uygun saymak tehlikelidir.
- It's dangerous to assume that all of the sentences in the Tatoeba Corpus are correct and suitable for language study.
Tom kesinlikle hatasızdı.
- Tom was absolutely correct.
Hatasız olduğunuzu umuyorum.
- I hope you're correct.
O kesinlikle kusursuzdur.
- She's correct for sure.
Ne Tom ne de Mary kusursuz.
- Neither Tom nor Mary is correct.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
- By other's faults wise men correct their own.
Bu saat tamamen doğrudur.
- This watch keeps correct time.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not entirely correct.
Politik doğruluk fikrinin yararlı mı yoksa zararlı mı olup olmadığını tartışın.
- Discuss whether the idea of political correctness is beneficial or harmful.
Politik doğruluktan korkmuyorum.
- I'm not afraid of political correctness.
Alıştırmaları düzeltmeyi tamamladı.
- She has finished correcting the exercises.
Fiilin doğru şekli ile tamamlayın.
- Complete with the correct form of the verb.
Cümleleri düzeltmeyi severim.
- I like to correct sentences.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
It's rude to correct your parents.
... I said his name correctly? ...
... calamity we had. And so Dodd-Frank correctly says we need to ' ...