Fikir ilk başta saçma görünüyordu.
- The idea seemed absurd at first.
Şu genç çocukların polislerden daha hızlı koşabileceğine inanmak saçmadır.
- It is absurd to believe that young children can run faster than policemen.
Bedel anlamsız olarak yüksekti.
- The price was absurdly high.
Sen saçmayı denemeden imkansıza ulaşamazsın.
- You cannot achieve the impossible without attempting the absurd.
Onu yapman mantıksız.
- It's absurd of you to do that.