Eğer bunu yaparsan,bu sadece aksi sonuçlar doğuracak.
- If you do that, it will only bring about a contrary effect.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.
- Contrary to expectations, they won with ease.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Sonuç onun beklentilerine aykırıydı.
- The result was contrary to his expectations.
Onun söylediği gerçeğe aykırıdır.
- What he has said is contrary to fact.
Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
- Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.
Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.
- Contrary to expectations, they won with ease.
Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
- War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
Aksine, gerçekten çok iyi İngilizce konuşuyorsun!
- On the contrary, you speak English very well, indeed!
Jack'in müzikte iyi olmadığı doğru değil, aksine, o piyanoyu iyi çalar.
- It isn't true that Jack is no good at music; on the contrary, he plays the piano well.
Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.
- Contrary to expectations, they won with ease.
Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
- Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
Aksine eğer size yazmazsam, pazar günü sizi ziyaret edeceğim.
- I'll visit you on Sunday, if I don't write you to the contrary.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Aksine, gerçekten çok iyi İngilizce konuşuyorsun!
- On the contrary, you speak English very well, indeed!
Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
- Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
Onun söylediği gerçeğe aykırıdır.
- What he has said is contrary to fact.
Sonuç onun beklentilerine aykırıydı.
- The result was contrary to his expectations.
Madame,’ seyde Sir Palomydes, ‘ye may say what ye woll – I may nat contrary you – but, by my knyghthod, I knew nat my lorde Sir Trystram.’.
... research which suggests to the contrary. ...
... really thinks that they run contrary to their interests, and even if the computer that they're ...