Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.
- Peter is continually making phone calls to his mother.
O kötü huylu oldu, sürekli karısının yemeklerini eleştirdi ve midesindeki bir ağrıdan şikâyet etti.
- He became bad-tempered, continually criticized his wife's cooking and complained of a pain in his stomach.
Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
- If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
Ben sürekli olarak pazara giderim.
- I continually go to the market.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
Sürekli gürültü bizi sağır etti.
- The continual noise deafened us.
O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
- She complained continually that there was no money left.
Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.
- Today is the fifth day of continual stock price decline.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
... nuclear program. Iran continually has been found in violation of--of various obligations ...
... It's continually changing. ...