Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin.
- Tom is pretty sure everything will go well.
Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Focus on one thing and do it well.
O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.
- My family was well off in those days.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
- Well, then, if you want me to I'll do it.
Oh evet,haklısın.Pekala,bu senin ekonomik olan alışveriş şeklin öyleyse.
- Oh yes, you're right. Well, it's the way you shop that's tight-fisted then.
O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
- He got well acquainted with the history of Japan.
Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- You should inspect the car well before you buy it.
Onun ailesi tamamen çok iyidir.
- His family are all very well.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Peki, hangi sporları seversin?
- Well, what sports do you like?
Peki, beni ikna ettiniz.
- Well, you've convinced me.