Tom neredeyse hiç bilinçli değil.
- Tom is barely conscious.
Bir insan, bilinçli bir varlıktır.
- A human is a conscious being.
Onun kabalığı tesadüfi değil bilinçliydi.
- His rudeness was conscious, not accidental.
Tom neredeyse hiç bilinçli değil.
- Tom is barely conscious.
Beni izleyen birinin farkında değildim.
- I wasn't conscious of anyone watching me.
Ben yatmaya gittikten sonra bile, salondaki seslerin farkındaydım.
- Even after I went to bed, I was conscious of the voices in the parlor.
Savaşçı hem gücünün hem de zayıflığının bilincindedir.
- The warrior is conscious of both his strength and his weakness.
Onun varlığının bilincinde değildi.
- I was not conscious of her presence.
Kutsal Kuran bize, Allah'a inançlı olmayı ve her zaman doğru konuşmayı emreder.
- As the Holy Koran tells us, Be conscious of God and speak always the truth.
Tom yeniden şuur kazanmadı.
- Tom hasn't regained consciousness.
Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
I was conscious of a noise behind me.
The best indicator of your level of consciousness is how you deal with life's challenges when they come. Through those challenges, an already unconscious person tends to become more deeply unconscious, and a conscious person more intensely conscious.