İnsanlar bilinçli varlıklardır.
- Humans are conscious beings.
Güçlükle nefes alıyordu ama o bilinçliydi.
- He was breathing with difficulty, but he was conscious.
Bilinç varlığın ön koşuludur.
- Consciousness is a precondition of being.
Tom neredeyse hiç bilinçli değil.
- Tom is barely conscious.
O, hatasının farkındaydı.
- He was conscious of his mistake.
Bana bakan adamın farkında değildim.
- I was not conscious of a man looking at me.
Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
- Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
Savaşçı hem gücünün hem de zayıflığının bilincindedir.
- The warrior is conscious of both his strength and his weakness.
Kutsal Kuran bize, Allah'a inançlı olmayı ve her zaman doğru konuşmayı emreder.
- As the Holy Koran tells us, Be conscious of God and speak always the truth.
Tom yeniden şuur kazanmadı.
- Tom hasn't regained consciousness.
Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
I was conscious of a noise behind me.
The best indicator of your level of consciousness is how you deal with life's challenges when they come. Through those challenges, an already unconscious person tends to become more deeply unconscious, and a conscious person more intensely conscious.