Onun kabalığı tesadüfi değil bilinçliydi.
- His rudeness was conscious, not accidental.
Tom neredeyse hiç bilinçli değil.
- Tom is barely conscious.
Tom neredeyse hiç bilinçli değil.
- Tom is barely conscious.
Bilinç varlığın ön koşuludur.
- Consciousness is a precondition of being.
Kutsal Kuran bize, Allah'a inançlı olmayı ve her zaman doğru konuşmayı emreder.
- As the Holy Koran tells us, Be conscious of God and speak always the truth.
Tom yeniden şuur kazanmadı.
- Tom hasn't regained consciousness.
Kendim onun bilincinde değildim, fakat onun başarısını kıskanıyor olabilirim.
- I myself was not conscious of it, but I may have been jealous of his success.
Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
- Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
Beni izleyen birinin farkında değildim.
- I wasn't conscious of anyone watching me.
O, hatasının farkındaydı.
- He was conscious of his mistake.
Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
İzlendiğinin farkındaydı.
- He was aware of being watched.
Gerçeğin farkındayım.
- I am aware of the fact.
Hayat bir bilinç halidir.
- Life is a state of consciousness.
Bilinç varlığın ön koşuludur.
- Consciousness is a precondition of being.
Tom yeniden şuur kazanmadı.
- Tom hasn't regained consciousness.
Sami ondan haberdardı.
- Sami was very aware of that.
Neler olup bittiğinden daha fazla haberdar olmak zorundayız.
- We have to be more aware of what's going on.
Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.
- Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.
O, birleşik kaşından dolayı sıkılgan.
- He's self-conscious because of his unibrow.
Onun farkında olmak zorundayız.
- We have to be aware of that.
I was conscious of a noise behind me.
The best indicator of your level of consciousness is how you deal with life's challenges when they come. Through those challenges, an already unconscious person tends to become more deeply unconscious, and a conscious person more intensely conscious.
The noise woke me, but it was another few minutes before I was fully conscious.
... conscious health care provider, trying to heal the ...
... every conscious health care provider started adopting this ...