Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
- I don't want to be tied to one company.
Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
- The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
- They tied the thief to the tree.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
- We were tied to our decision because we signed the contract.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Rıhtıma bağlanmış birkaç balıkçı teknesi var.
- There are a number of fishing boats tied up at the dock.
Kitaplar birbirine bağlanmıştı.
- The books were tied up in a bundle.