conj. at the moment that, if ever

listen to the pronunciation of conj. at the moment that, if ever
Englisch - Türkisch

Definition von conj. at the moment that, if ever im Englisch Türkisch wörterbuch

once
bir kere

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be at two places at once.

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be two places at once.

once
birdenbire

Birdenbire, tiz bir çığlık duydum. - All at once, I heard a shrill cry.

Birdenbire, o konuştu. - All at once, he spoke out.

once
bir defa

En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın. - You must not forget to write to your parents at least once a month.

Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma. - Don't try to do all these things at once.

once
onceki
once
bir zamanların
once
var olan
once
bir sefere mahsus
at the moment
şimdilik
once
bir zamanlar

O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için. - That dispute has been settled once and for all.

Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı. - All this worldly wisdom was once the unamiable heresy of some wise man.

once
-diği zaman
at the moment
şimdi

Sen şimdi nerede oturuyorsun? - Where are you sitting at the moment?

Sen şimdi nerede oturuyorsun? - Where do you live at the moment?

at the moment
su anda
at the moment
su an
once
herhangi bir zamanda
once
bir zamanlar, eskiden. bağ
once
(isim) bir kere
once
baglaç
once
bir vakitler
once
conj. hemen
once
eskiden

Sana eskiden hiç söz etmedim. - I never mentioned you once.

once
olur olmaz

Çocukların olur olmaz anlayacaksın. - You'll understand once you have kids.

Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz. - He doesn't behave himself once he's drunk.

once
bir kez, bir defa
once
bir -se ..., bir -di mi ...: Once he's started you can't get him to stop. Bir
Englisch - Englisch
once
at the moment
At this moment; right now
at the moment
now, at this time, at this point
conj. at the moment that, if ever
Favoriten