conj. at the moment that, if ever

listen to the pronunciation of conj. at the moment that, if ever
Englisch - Türkisch

Definition von conj. at the moment that, if ever im Englisch Türkisch wörterbuch

once
bir kere

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be two places at once.

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be at two places at once.

once
birdenbire

Her şey birdenbire oldu. - Everything happened all at once.

Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü. - Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.

once
bir defa

Kimse bir defada iki şeyi yapamaz. - Nobody can do two things at once.

En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın. - You must not forget to write to your parents at least once a month.

once
onceki
once
bir zamanların
once
var olan
once
bir sefere mahsus
at the moment
şimdilik
once
bir zamanlar

O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için. - That dispute has been settled once and for all.

Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım. - I met him once when I was a student.

once
-diği zaman
at the moment
şimdi

Sen şimdi nerede oturuyorsun? - Where are you sitting at the moment?

Sen şimdi nerede oturuyorsun? - Where do you live at the moment?

at the moment
su anda
at the moment
su an
once
herhangi bir zamanda
once
bir zamanlar, eskiden. bağ
once
(isim) bir kere
once
baglaç
once
bir vakitler
once
conj. hemen
once
eskiden

Sana eskiden hiç söz etmedim. - I never mentioned you once.

once
olur olmaz

Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz. - He doesn't behave himself once he's drunk.

Emekli olur olmaz tüm zamanımı Tatoeba'ya ayıracağım. - Once I retire, I will dedicate my whole time to Tatoeba.

once
bir kez, bir defa
once
bir -se ..., bir -di mi ...: Once he's started you can't get him to stop. Bir
Englisch - Englisch
once
at the moment
At this moment; right now
at the moment
now, at this time, at this point
conj. at the moment that, if ever
Favoriten