Onun yaşadığını doğrulamak olanaksızdır.
- There is no way to confirm that he is alive.
Ayırtmalarımızı doğrulamak istiyorum.
- I'd like to confirm our reservations.
30'u için rezervasyonumu onaylamak istiyorum.
- I'd like to confirm my reservation for the 30th.
Bunu onaylamak için arayacağım.
- I will call in order to confirm it.
Randevunu teyit etmek için arıyorum.
- I'm calling to confirm your appointment.
Uçak rezervasyonumu onaylayacağım.
- I will confirm my plane reservation.
Bunu onaylamak için arayacağım.
- I will call in order to confirm it.
Ayırtmalarımızı doğrulamak istiyorum.
- I'd like to confirm our reservations.
Deney teorisini doğruladı.
- The experiment confirmed his theory.
Merhaba, benim bir rezervasyonum var, adım Kaori Yoshikawa. İşte onay kartı.
- Hello, I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here is the confirmation card.
Uçak rezervasyonumu onaylayacağım.
- I will confirm my plane reservation.
Rapor henüz teyit edilmek zorunda.
- The report has yet to be confirmed.
Randevunu teyit etmek için arıyorum.
- I'm calling to confirm your appointment.
Lütfen odayı ayırttığında sana söylenilen onay numarasını bana bildir.
- Please let me know the confirmation number you were told when you reserved the room.
Bir rezervasyonum var, benim adım Kaori Yoshikawa. İşte benim onay kartım.
- I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here's my confirmation card.
Benim doğrulanmış bir rezervasyonum var.
- I have a confirmed reservation.
Hesabınız aktif edildikten sonra bir yöneticiden onaylama e-postası alacaksınız.
- You will receive a confirmation email after your account has been activated by an administrator.
Tom bir müzmin bekardır.
- Tom is a confirmed bachelor.
O bir müzmin dedikoducu.
- She is a confirmed gossip.
Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı.
- The spokesman confirmed that the report was true.
Tom'un şüpheleri onaylandı.
- Tom's doubts have been confirmed.
Haber şüphelerimi doğruladı.
- The news confirmed my suspicions.
Tom söylentileri ne doğruladı ne de yalanladı.
- Tom neither confirmed nor denied the rumors.
Burada eski bir gerçeğin teyidini görüyoruz: savaş asla faydalı değildir.
- Here we see confirmation of an old truth: war is never useful.
a confirmed liar.
a confirmed Catholic.
a confirmed treaty.
Tom confirmed that nobody was injured.
- Tom confirmed that no one was injured.
Tom confirmed that no one was injured.
- Tom confirmed that nobody was injured.
... It would confirm everything they think about Jeff Jarvis. ...