O, ne tür bir oyundur?
- What sort of play is it?
Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
- How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın.
- Sort the items from large to small.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.