Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.
Birçok Amerikalı için, iki partili siyasal sistem doğal görünüyor.
- To many Americans, a two-party political system seems natural.
Politik durum değişti.
- The political situation has changed.
Bu politik problem sıcak tartışmalara neden oldu.
- This political problem gave rise to hot discussions.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln welcomed his old political opponent.
Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.
- Party leaders are hammering out a proposal for political reform.
Zalim hükümetler sık sık siyasi rakiplerini hapsederler.
- Tyrannical governments frequently imprison their political opponents.
Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.
- Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.
- Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.