Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.
- The factory uses many complicated machines.
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
- Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
Tüm bunlarla hayatımı zorlaştırmak istemiyorum!
- I don't want to complicate my life with all that!
Onun yokluğu konuyu zorlaştırmaktadır.
- His being absent complicates matters.
Ne zaman bu kadar çetrefilli oldu?
- When did it get so complicated?