Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
- All those who take up the sword shall perish by the sword.
Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar.
- All of them are just here to pick up girls.
Parlayan her şey altın değildir.
- All that glitters is not gold.
Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
- One will be judged by one's appearance first of all.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
O onun niçin kızdığını tam olarak anlamadı.
- He completely failed to understand why she got angry.
Bunun için tam olarak hazır değilim.
- I'm not completely prepared for this.
Bir insan başka bir insanı tümüyle anlamayabilir.
- A person cannot understand another person completely.
Para bütün kötülüğün köküdür.
- Money is the root of all evil.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
- The news was all about the collapse of the Soviet Union.
Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir.
- I am master of all the birds in the world, and have only to blow my whistle and every one will come to me.
Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
- I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
Tamamen ve tam anlamıyla sana âşığım.
- I'm totally and completely in love with you.
Bu bütünüyle benim hatam.
- This is completely my fault.
O bütünüyle yanlış değil.
- That's not completely wrong.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Biz düpedüz gafil avlandık.
- We were completely taken by surprise.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
O özbeöz Amerikalı bir adamla evlenmek istedi.
- She wanted to marry an all-American man.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Bebek tüm gece ağladı.
- The baby cried all night.
Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?
- Are you going to cut down all the trees here?
Üzgünüm, mantıların tümü bitti.
- I'm sorry, we're all out of manti.
Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi.
- Our soccer team beat all the other teams in the town.
Tom büsbütün o kadar kötü olamaz.
- Tom can't be all that bad.
Ben senin yaşındayken, Virgil ve diğerlerinin hepsini ezbere bilirdim.
- When I was your age, I knew Virgil and all the others by heart.
Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır.
- All the other languages are easier than Uighur.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Bir insan başka bir insanı tümüyle anlamayabilir.
- A person cannot understand another person completely.
Leave the yarn in the dye overnight so the color soaks through.
outfit.
He was wide awake.
He is completely mad.
Tom ignored all of Mary's warnings.
- Tom disregarded Mary's advice completely.
We were totally exhausted from the five-hour trip.
- We were completely exhausted from the five-hour trip.
You people are totally insane.
- You people are completely insane.
... completely student-organized and student-run nonprofit. ...
... very special interview that's completely powered by youtube users thanks so much ...