Debby'ye merhaba dedim fakat o beni bütünüyle görmezlikten geldi.
- I said hello to Debby but she totally ignored me.
Bütünüyle abartmıyorum.
- I'm totally not exaggerating.
O tamamen kesin değildir.
- It isn't totally exact.
Tom tamamen yok olmuş görünüyor.
- Tom looks totally wiped out.