Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.
- Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.
En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım.
- I have to complete it as soon as possible.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir.
- A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.
- Tom worked all day and was completely worn out.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Biz, beş gün içinde işi tamamlayabilmeliyiz.
- We should be able to complete the work in five days.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Tamamen unutulduğunu düşünecek.
- He will think he has been completely forgotten.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Yeni okul binasının gelecek yıl bahara bitmiş olması bekleniyor.
- The new school building is expected to be completed by spring next year.
Yeni köprü marta kadar bitmiş olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı.
- The work was completed in under half an hour.
Çalışma neredeyse tamamlandı.
- The work has been almost completed.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Onu uzun zaman önce tamamlamalıydın.
- You should have completed it long ago.
Albüm önümüzdeki Temmuz ayına kadar tamamlanmış olacak.
- The album will have been completed by next July.
Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı.
- The work had been completed before I arrived.
He completed the assignment on time.
I feel like a total idiot.
- I feel like a complete idiot.
You people are totally insane.
- You people are completely insane.
... complete them. That makes a big difference. But that requires some federal support. ...
... Complete minus one. Our closest approximation to a computer that runs every program except ...