complete, not in pieces; full; entire, including every part; healthy, well

listen to the pronunciation of complete, not in pieces; full; entire, including every part; healthy, well
Englisch - Türkisch

Definition von complete, not in pieces; full; entire, including every part; healthy, well im Englisch Türkisch wörterbuch

whole
{s} bütün

Karam, bütün okuldaki en iyi öğrencidir. - Karam is the best student in the whole school.

Bütün pastayı yiyecek mi? - Will he eat the whole cake?

whole
{i} tüm

Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor. - The whole world is watching the summit conference.

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz. - You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.

whole
tamamen

Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı. - Tom remained wide awake the whole night.

Tamamen yeni bir dünya. - It's a whole new world.

whole
{i} toplam

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür. - The whole is greater than the sum of the parts.

whole
bütünlüklü
whole
tek parça
whole
{s} yarasız beresiz
whole
sağlığı yerinde
whole
(sıfat) bütün, toplu, tüm, tam, sağlam, sağlıklı, yarasız beresiz, öz
whole
tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
sonuna kadar uğraşmak
whole
sağ

Sen gençsin. Senin önünde sağlıklı bir hayat var. - You're young. You have your whole life ahead of you.

Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır. - All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.

whole
tam şey
whole
iyileşmiş
whole
şişe kanı
whole
go the whole hog bir işi tam yapmak
whole
{s} toplu

Bütün toplum bu planın arkasında. - The whole community is behind this plan.

İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var. - When I first took a C course, I couldn't understand a single thing explained in class. Thank God I got a friend of mine who's a programmer to explain to me how the whole caboodle works.

whole
{s} 1. tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
{s} sağlam
Englisch - Englisch
{s} whole
complete, not in pieces; full; entire, including every part; healthy, well

    Silbentrennung

    complete, not in pieces; full; entire, in·clud·ing eve·ry part; healthy, well

    Aussprache

Favoriten