Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.
- I worked hard to compensate for the loss.
Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.
- In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.
Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.
- I worked hard to compensate for the loss.
He tries to use a loud voice to compensate for a lack of personality.